# Etiket
#Kültür/Sanat

Sosyal Değişme / S. Ahmed ARVASÎ

Sosyal Değişme

  S. Ahmed ARVASÎ

Sosyal hayatı durgun (statique) kabul etmek mümkün değildir.. Sosyal yapılar ve değerler; çeşitli sebeplerle, devamlı bir değişme durumundadırlar. Kısacası, sosyal hayat dinamiktir.

Klâsik sosyologlar, sosyal değişmenin sebepleri, mahiyeti etrafında düşünürlerken, farklı ekollere ayrılarak hareket etmişlerdir. Bunların ortak kusuru, umumiyetle, değişmeyi “tek faktöre” irca etmeleri ve değişmenin belli bir kanun ve model içinde,  belli hedeflere doğru gelişen bir  “tek biçimlilik” durumunda olduğunu sanmalarıdır.  Bu konuda biyolojisi sosyologlar da,  psikolojist,  ekonomist,    coğrafyacı,  grupcu,  kültürcü ve demografist sosyologlar da aynı hataya düşmüşlerdir. Bu sosyologların her biri,  “sosyal değişme”nin ana sebebi olarak bir tek  “âmil” seçmişler,  bunu  “tek ve bağımsı; faktör” kabul etmişler ve cemiyetteki oluş ve yoğruluşları, daima bu “tek ve bağımsız faktör”e bağlayarak, dar bir bakış açısından sosyal hayatı yorumlamaya çalışmışlardır.  Sosyolojinin bu duruma düşmesinde küçük politik hesapların ve dar ideolojik propagandaların do rolünü küçümsememek gerekir. Biz, Türk-İslâm Ülkücüleri olarak, sosyal hayatın yorumlanmasında ve sosyal değişmenin mahiyetini tayinde “tek faktörcü”   yorum yerine   “çok faktörcü”   düşünceyi savunacağız. Bize göre, cemiyetleri  “değişmeye zorlayan” çok sebep vardır ve hepsi de önemlidir. En önemli sebep veya sebepler ise zaman ve mekân içinde kendini belli eder. Bugün şu sebep, yarın başka sebep öne geçebilir.

Şu halde soralım, “cemiyetler neden değişir?” Önce, insan tabiatında, monotonluktan kaçmak psikolojik bir ihtiyaçtır. Tek tip ve kalıplaşmış bir sosyal hayat, ne kadar mükemmel olursa olsun,   ne kadar verimli işlerse işlesin, insan ruhunu belli bir zaman sonra sıkar, değişiklik aramaya sevkeder.  “İstikrar” güzel şeydir, ancak “değişme” unsurundan mahrum olursa fertleri ve kitleleri tedirgin edebilir. Sonra, sosyal temaslar ve kültür etkileşimi, sosyal değişmenin önemli bir diğer sebebidir.   Cemiyetler,   birbirlerinden gördüklerini “taklit etme” eğilimi içindedirler. Basın ve yayın vasıtalarının gelişmesi, iç ve dış turizm, öğrenci, öğretmen ve işçi mübadeleleri sosyal değişmeye hem sebep olur, hem de değişmenin hızını ve mahiyetini etkiler.

Sosyal değişmenin çok önemli bir sebebi de nüfusun hacim ve yoğunlukça artmasıdır. Bu durumda ülkenin ihtiyaçları büyür. Bu ihtiyaçları karşılamak üzere yeni tesisler, yollar, okullar, hastahaneler, fabrikalar, iş yerleri açmak gerekecektir. Üretimi arttırmak ve yeniden teşkilâtlanmak zaruri hale gelecektir. Kısaca, nüfusun artışı üretim vasıtalarının ve tekniklerinin gelişmesinde ve değişmesinde ve yeni organizasyonlara gitmede esaslı rol oynar.

Bütün bunlarla beraber, ülke, tarımdan sanayie geçmek zorunda kalır. Bu suretle “kentleşme”, köy boşalması, “sınıflar ve nesiller çatışması”, gecekondu, kenar mahalle, işsizlik, çözülme, yalnızlaşma… gibi sosyal problemler doğar. Sosyal değişmede “ekonomik bünyede” meydana gelen problemlerin önemli bir yeri vardır.

Hiç şüphesiz sosyal değişmenin sebepleri bu kadar değildir. İlmî ve teknik gelişmeler, yeni icat ve keşifler, tabiat olayları, savaşlar… sosyal değişmede önemli yer tutarlar. Bir ülkenin ve milletin meselelerine çare arayanlar, kafalarını “dar bir bakış açısına”  mahkûm etmemelidirler.

KAYNAK: Türk-İslam Ülkücü 1. Cild, s. 180, Burak Yayınevi, 7. Baskı, İstanbul-1994

Leave a comment