# Etiket
##GENEL

Nedir Bu Şatafat / Gültekin ÖZTÜRK

 Nedir Bu Şatafat

Gültekin ÖZTÜRK

Ramazan geldi hoş geldi ama nedense çocukluğumun Ramazanlarındaki heyecanım/coşkum yok.

Çocukluğumun Ramazanlarında gösterişin hâkim olduğu meydanlarda veya beş yıldızlı otel salonlarında sadece kuş sütünün eksik olduğu iftar sofraları yoktu tabi ki durgunluğumun sebebi belki de budur.

Çok eski değil daha 3-5 yıl önce Allah ne verdiyse, konu komşu dayanışmasıyla da oldukça zengin sofralar kurulurdu evlerimizde.

Doyardık doyururduk ama kimseye göstermeden, özendirmeden, yemeklerin kokusunu yaymadan yapardık bunu ve biz O mübarek ayı sevinçle karşılar aynı şekilde de uğurlardık.  

Oysa şimdiki Ramazanlar ün kazanmak, nam salmak için beş yıldızlı sofraların kurulduğu ya da “sadakamız işte budur” dercesine meydanlarda tören sofralarının kurulduğu bir gösteri ayı haline geldi/getirildi… ne oldu bize bilemiyorum.  

Bu sofraları düzenleyenler/katılanlar sakın bana kızmasınlar/darılmasınlar. Amacım onları kırmak değil bir gerçeği, konu hakkındaki düşüncemi yüksek sesle ifade etmektir.

Bu tören sofralarını düzenleyenler, bu sofraların en görünür yerinde mevzi alanlar ve bu manzaraları izleyenler elinizi vicdanınıza koyun ve şu soruyu cevaplayın:

Bu sofralar şan olsun, ismimiz duyulsun diye düzenlemiyoruz diyebilir misiniz?

Bu sofraları Allah rızası için fakir fukaraya, gariplere, yolculara güzel bir iftar için düzenliyoruz diyebilir misiniz?

Eğer bu sofraları Allah rızası için kuruyoruz diyorsanız ben sizlerden özür dilerim.

İnancımıza/Törelerimize göre “sağ elin verdiğini sol el görmeyecektir” diye biliyorum da ondan söyledim bunları.

İnançlarımız böyle diyorsa siz neden dünyaya ilan ederek “Karunlara” beş yıldızlı sofralar kuruyorsunuz?

Atalarımız/dedelerimiz karanlıkta, kimseye göstermeden gizlice ihtiyaç sahiplerini yemeklendirirken/erzaklandırırken, siz neden TV’lerden naklen yayın yaptırırsınız/yaptırılmasına izin verirsiniz?

Yok, efendim yok! Başkalarını inandırır mısınız bilemem ancak bu beş yıldızlı sofraları Allah rızası için kurduğunuza beni inandıramazsınız.

Dilerim meydanlarda yaptığınız miting gibi ibadetler yenilmiş kul hakkıyla kurulmuş kefaret sofraları değildir.

Ve umarım bu gösterişli iftar sofraları Allah’a hoş gelmiştir/gelmektedir.

Çocukluğumun Ramazanlarında böyle şatafatlı, konuşmalı/kameralı iftar törenleri yoktu.

Biz Mübarek Ramazan Ayını “Allah’ın farzını, yine “Allah!” diyerek yerine getirmek ve yalnız O’nun rızasını almak için bir bayram gibi özlemle bekler/coşkuyla karşılar ve bayram yaparak uğurlardık.

Ne de olsa dinimize ait temel bilgileri din/iman tüccarlarından değil, önce rahmetli anamın anlattıklarından sonra da ona anlatan/öğreten köyümüzün imamı Rahmetli Molla Muhammet Hocadan öğrendim.

Kısacası her konuda olduğu gibi Ramazan konusunda da bizim inancımızda gösteriş/şekil/riya/yalan yoktur/olmamıştır/olmayacaktır!

Kul hakkı yiyerek “Karunlaşıp” dini törenlerle iman turizmi düzenleyenleri Allah affetsin.

Üzülerek görüyorum ki günümüzde inanç/iman/ahlak kısaca insanlar ve değer yargıları çok değişti/değişiyor/değiştiriliyor.

Dün doğru/güzel/hak diye bildiklerimiz/öğrendiklerimiz bugün için artık geçersiz/yavan sayılmaktadır.

Şükürler olsun ki az da olsa o günlerdeki saflığın/temiz kalpliliğin, samimiyetin, ciddiyet ve dürüstlüğün sahibi mümtaz şahsiyetlerden yaşayanlar halen var ve yetiştirdikleri kendilerine benzeyen eserleri umut vermeye devam ediyor.

Buna karşılık bozuk imalatlar, küresel köleler, maddeye/güce tapan gafiller maalesef hızla çoğalmakta ve çoğumuzda geleceğimiz hakkında olumsuz duygular/yargılar/kaygılar doğurmaktadır.

Öyle bir zamanı yaşıyoruz ki Türklük suç, İslamiyet moda olmuş.

Dinimiz ve milliyetimiz küresel modacıların elinde her mahfilde/otelde/medresede ayrı bir biçimi sergilenmektedir.

Kardeş olması gerekenler birbirini düşman/hain/dinsiz bilmekte/bildirmekte ve bu vahim gelişme yetkililer eliyle de teşvik edilmekte/desteklenmektedir.

Gelişmeye, gelişmelere uyum sağlamaya, farklılıklara “evet” derim de aslımı/soyumu/huyumu/dinimi/dilimi yok eden, yok sayan “dönüşüme/başkalaşıma/başka biri olmaya” dayanamam ve asla kabul etmem/edemem.

Gerçi eskiden olduğu gibi çifte kavrulmuş karpuz ve kavun çekirdeklerim yok. Cennet mekân anamın dizinde dinlediğim bir türlü sonu gelmeyen hikâyeleri de dinleyemiyorum. Babamın yer ocağında kardığı un helvasının tadına da hasretim bugün için artık yok, pek çok şey zamana yenik düşmüş.

Ancak ben her şeye rağmen eskiden sahip olduğumuz ve yaşayan ulvi değerlerimizi/geleneklerimizi özlemle arıyorum/istiyorum.

Bizim olan çok şey değişti/yok oldu da yerlerine “Efendi Hazretlerinden” icazetli, AB(D)’den ithal, kerameti kendinden menkul “Şeyh Hazretlerinden” fetvalı yeni şeyler kondu/konmakta, ben ise bunları kabullenmekte zorluk çekmekteyim.

Keşke tuttuğum yarım günlük orucu köyün köşkerine diktirmeye götürdüğüm yıllara dönebilsem.

Keşke saf, hileye hurdaya prim vermeyen, anasına/atasına/dinine/töresine bağlı, gösteriş için değil Allah rızası için ibadet eden, haramdan sakınanların başımı okşadığı çocukluk yıllarıma dönebilsem.

Keşke hiç büyümeseydim de bugünkü kepazelikleri görmeseydim.

Zira o günlerde kul hakkı/yetim hakkı yediği, devleti/milleti soyduğu halde kuldan utanmayıp Allah’tan korkmadan secdeye varanlar bu kadar çok değildi.

Hainler/meczup/riyakârlar/hırsızlar bu kadar cesur değildi ve aveneleri de onları bu kadar güçlü savunamazdı.

Şimdilerde üzülerek görüyoruz ki haramı/kul hakkını en mahirane bir şekilde yiyenler cezalandırılmak şöyle dursun, taraftarlarının alkışlarıyla üstün mevki ve makamlar ile ödüllendirilmektedir.

Allah(cc) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor :

” MÂÛN SURESİ(17/107)

1-Gördün mü o, dini yalan sayanı? 

2-İşte odur yetimi itip kakan;

3-Yoksulu doyurmayı özendirmez o. 

4-Lanet olsun o namaz kılanlara/dua edenlere ki,

5-Namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar! 

6-Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.

 

7-Ve onlar, kamu hakkna/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar. ”

Unutanlara hatırlatayım dedim, Cenab-ı Allah’ın  söyledikleri aynen böyledir.

Bu mübarek ayın hak yolundan çıkanlara hidayet, milletimize hayırlar getirmesini dilerim.

Güzel günler için kalın sağlıkla…

Ne Mutlu Türk’üm diyene!

 

 

 

 

 

Leave a comment