# Etiket
##GENEL

İşte Benim Gündemim /Gültekin ÖZTÜRK

İşte Benim Gündemim /Gültekin ÖZTÜRK

İÇİM YANIYOR!

Üst üste gelen acılar ruhumu sıktı, düşünme gücümü adeta esir aldı.

Geç uyandığım her sabah da karşımda duran Cennet mekân Anamın resmini görünce “Türk çocuğunun üstüne güneş doğmaz! Çabuk doğrul bakayım!” diyen sevgi dolu azarını duyar gibi olur, O NUR YÜZLÜYÜ, bir Fatiha ile anarım.

Her sabah içim kaybettiklerimin acısıyla burkulur. Her sabah Cenab-ı Hakka, hiç kimseye ölüm acısı vermesin diye dua ederim. Ancak “her doğan ölümü tadacaktır.” Emrinin de Allah’ın(cc) kararı olduğunu hatırlar, çaresiz boyun eğerim. (Amentü billahi)

Anamı, Ağamı, ebemi, çok sayıda yakınımı kaybettim. Ülküdaşlarımı, Başbuğumu Cennete yolcu ettim. En son 15 Ekim’de “Dedem Korkut söylemli” Mehmet Ertoy Dostumu ebediyete yolcu ettim. Mekânı Cennet olsun.

 Bu acılar içimi yakarken, biri bebek sekiz şehit haberi yangınımı güçlendirdi. “Ya Rabbim! Nedir bu sağanak! Medet Ya! Resûlûllah!” derken, 24 Kınalı Kuzumuzun şehit edildiği haberi ile kavruldum. “Allah’ım dayanma gücü ver!” diye yakarırken, Van’dan gelen deprem haberi, sosyal medyada yazılan deli saçması “oh olsun!” paylaşımları,  zaten harap dünyamı yerle bir etti.

Yüce Rabbim! Ölenlere rahmet, yaralılara şifa, gözünü kan/intikam bürümüşlere hidayet, depremzede yakınlarına sabır versin. Milletimizin başı sağ, birliği sağlam olsun.

BÖLÜNECEK MİYİZ?

Evet, bu terör değil, düpedüz İSYANDIR! Bugün Türkiye’nin en önemli problemi PKK-KCK ADI ALTINDA, AB(D) PLANLAMASI OLAN en büyük ve başarılı Kürt İsyanıdır. Bu problem çözülmeden Türkiye rahat edemez! Huzur bulamaz!

Kurtuluş Savaşımızda bu kadar can kaybetmedik. Her gün şehit haberi/haberleri operasyon haberi… Bir devlet kendi topraklarında yıllar süren bu duruma dayanamaz.

Ölenlerin sayısı arttıkça, ülkede kan davalıların sayısı da artmaktadır. Artık aynı vatanda, birbirine tahammül edemeyenlerin sayısının hızla arttığını görmeliyiz.

ÖNLENEMEZ BİÇİMDE BİR İÇ SAVAŞA SÜRÜKLENDİĞİMİZİ ANLAMALI VE ÖNLEM ALMALIYIZ.

Ortak akıl “sabır, metanet ve dirayet” diyor.                                                            Ancak; Hainler/maşalar/şerefsiz taşaronlar, hergün evlatlarımızın cansız bedenlerini kucağımıza koyarak, milletimize dayanılmaz acılar yaşatırken, nasıl metin olalım?

Sen anan rahmetli olduğunda metin olabildin mi ki, şehit anasına/babasına/kardaşına “metin ol” diyebiliyorsun?

Bugün öncelikle “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” cümlesini kuran/kurabilen bir siyasi iradenin/hükümetin varlığı, çözüm için temel şarttır.

Ortak akıl, bize “sabır, metanet” hükümete de “dirayetli” olmayı çözümün temel koşulu olarak göstermektedir.

Bugün için “Ya, eşitlikçi birliktelik veya savaşarak ayrılık.”  Yegâne çözüm olarak önümüze konuyor ve seçmemiz isteniyor. “Başka çözümü olan varsa söylesin.” deniyor. Bana göre zaman çoktan doldu. Uzatmalar da bitmek üzere.

TBMM kürsüsünden bir siyasi parti eş başkanı, Türk-Kürt savaşından söz ediyor, sıkılmadan ateşkes istiyor. Hem de daha dün, aynı kürsüden dünyanın gözü önünde “ BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ÖNÜNDE ŞEREFİM VE NAMUSUM ÜZERİNE AND İÇERİM! “ demişken.

Artık namus, şeref, anayasa, hukuk kavramları anlamsızlaşmış gibi görünüyor.

Acaba söz/çare gerçekten bitti mi?

Dilerim bitmemiştir.

ILIMANLIK

Ben çayı, çorbayı, hamam suyumu ILIK severim. İklimi ILIMAN olan yerleri yaşam alanım olarak tercih ederim. Kısaca ben pek çok şeyin ILIMAN olanını sever/tercih ederim.

Ancak bazı şeylerin ILIMANINI yani “orta yolunu” hiç sevmem. Hatta üç konuda hiç ama hiç tavizim yoktur/olmadı/olmayacak.

Birincisi; Aşk ile duyduğum SEVGİMDİR. Bu konuda hiçbir sınırlama kabul etmem! Sevgim/sevgilerim, ILIMANLAŞMASINA/ORTA YOL olmasına/bulmasına izin vermeyeceklerimin başında gelir.

Şairin dediği gibi;

Yarı dalgalı deniz olmaz!

Deniz ya durulmalı, ya kudurmalı.

Öptürmeyeceksen, yarım dudak vermeyeceksin sevgiliye!

Evet, bu konuda “aman aşırı olma!” diyenlere ben hemen yukarıdaki dizeleri okur, “benim sevgim yarım değil! Yarım sevgi, yaşayanın kanseridir!” derim.

Sevdiğime, “Seni, vatanımı/milletimi sevdiğim gibi seviyorum!” Dedim/diyorum/diyeceğim.

Ancak, görüyorum ki günümüzde aşktan, sevgiden “seks”, sevgiliden “metres” kastediliyor. Aile hayatı  “EKONOMİK SÖZLEŞMEYE” bağlanmış. “Helal evlilik siteleri” aracılığı ile çöpçatanlık (!) “dini görev” diye pazarlanıyor.

Benim “Aşkım, sevgim, sevgili eşim, kutsal ailem” bazılarına “ÇAĞDIŞI” geliyor. Varsın onlar öyle düşünmeye devam etsinler.

Ben, miras bırakmayacağımı bildiği halde, yoğun bakımda saçımı okşayarak sabahlara kadar bekleyen aşk ile sevdiğimi, mantık(!) evliliklerine, bir anlık zevklere, moda denilen rezaletlere tercih ettim/edeceğim.

ILIMLI İSLÂM

Orta yola girmesine, ILIMANLAŞMASINA, tahammül edemeyeceğim, izin veremeyeceğim, İkinci husus dini inancımdır. O da Kur’an-ı Kerim’de Allah(cc) tarafından “Resulü Ekrem” aracılığı ile ifade edilmiştir.

EŞHEDU EN LÂ İLÂHE İLLELLÂH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÜHÜ VE RESÛLÜ.

“Ben şahitlik ederim ki, Allah’tan başka İlah(Tanrı) yoktur. Yine şahitlik ederim ki Muhammed, Allah’ın kulu ve Peygamberidir.”

İşte benim dinimin ilk şartı budur. Ben bu inancın azı, çoğu, ortası olmadığına inanıyorum ve aksini söyleyenin barışmaz düşmanıyım.

Sorarım size ben Allah’a,” İnanıyorum ama…” diyebilir miyim/diyebilir misiniz?

“Biz indirdik! Onun koruyucusu da elbette biziz. Hicr/9“ Ayetine rağmen,

Allah’ın bize gönderdiği İlahi Mesaj, günümüz için çok sert, biraz yumuşatalım.(!)” Demek mümkün mü?

Bunu söyleyen peygamberliğe soyunmuş olmaz mı?

“ Bunlar Kitabın ve apaçık olan Kur’an’ın ayetleridir. Hicr/1”Ayetine rağmen,

“Siz, Kur’an’ı anlayamazsınız. Biz, mürşit olarak size açıklıyoruz/açıklayacağız.” Diyebilir misiniz?

Peygamberlere bile verilmeyen ” Cennet, Cehennem Ruhsatını” dağıtmaya yeltenir/dağıtabilir misiniz?

Siz hiç, Yüce Dinimiz İslâmiyet’i “ILIMANLAŞTIRMAYA”, yumuşatmaya kalkabilir misiniz?

Ne yazık ki bunların hepsini yaptılar/yapıyorlar ve yapacaklar da. Kanser ile tehdit edip, kızamığa razı ettiler/ediyorlar. İslâmi terör, radikalizm vs. diyerek inananları “ILIMLI İSLÂM’a” razı ettiler.

İşin tuhaf yönü, bütün bu yapılanlara/yaşananlara/söylenenlere rağmen kimse çıkıp da “AB(D) İslâm Dinini çok mu seviyor da, İslâm’ın önderlerini(?) PANSİLVANYA’da ağırlıyor/barındırıp, besliyor?” sorusunu sormuyor.

Akıl tutulması, aklın tatilde olması sanırım budur.

Onlar, İslamiyeti ılımlı hale getirip, protestanlaştırmaya devam etsinler. Karşı çıkanları isterlerse “ itibarsızlaştırıp, işsiz/aşsız/eşsiz “ hale getirip, zindanlarda çürütsünler.

Ben, elhamdülillah Müslümanım ve “Ilımlı İslam” diyerek dinimi PROTESTANLAŞTIRMAK isteyenlerle, dün olduğu gibi bugün de/yarın da canım pahasına mücadele edeceğim.

“İHDİNA’S – SIRÂTA’L MÜSTAKİM” (Ya Rab! Bizi doğru yola, hidayet et, ilet)

ILIMLI TÜRK MİLLİYETÇİLİĞI(!)

Ilımanlaşmasından nefret ettiğim/edeceğim, buna yeltenenlerin barışmaz düşmanı olacağım üçüncü husus ise hayatımı adadığım “Türk Milliyetçiliği/Türk Ülkücülüğü” idealimdir.

Bu günlerde ortalıkta “ ILIMLI MİLLİYETÇİLİK” lafı dolaştırılıyor.

Türk Milliyetçiliğini, ırk/etnik temelde gösterip, tıpkı dinime yaptıklarını yapmaya çalışıyorlar. Ne gariptir ki Türkçü geçinen şöhretli/unvanlı yazar, akademisyen, siyaset vampirleri de yazılarıyla, kitaplarıyla, konferansları, TV programları ile Türk Milliyetçiliğini “ILIMANLAŞTIRMAYA” çalışıyorlar. Bu hain tertibi hayretle/esefle/ibretle/nefretle izliyorum.

Türk Milliyetçiliğini/Türk Ülkücülüğünü hiçbir kuvvet, hiçbir odak mecrasından çıkaramamıştır/çıkaramayacaktır.

ÜSTTE GÖK ÇÖKMEDİKÇE, ALTTA YER DELİNMEDİKÇE BENİM İLİMİ VE TÖREMİ KİMSE BOZAMAZ!

Tanrı, Türk’ü Korusun!

MHP’Yİ ANLAMAK

Önceki yazımda MHP’ye bir çağrı yapmış, aşağıdaki isteklerde bulunmuştum:

MHP Milletvekillerine eğer dinlerlerse bir çift sözüm var;
12 Eylül’den arta kalan biri, Yüce Meclise Kızıldere’de öldürülen arkadaşlarının anısına “yakasında10 karanfil” ile geldi ve yemin etti.
Peki, siz Kızıldere’deki gibilerin katlettiği, binlerce şehidimizin aziz hatırası için TBMM’ye, yakanıza “siyah çiçek/bant” takarak gidemez misiniz?
Mesela 4 Ekim’de, Cennet Mekân Recep Haşatlı ve oğlu Mustafa’nın anısına, MHP Gurubunda, yakanızda veya kolunuzda siyah bantla saygı duruşu yapamaz mısınız?
Bunu Cennet mekân “Gün Sazak, Ruhi Kılıçkıran, Yusuf İmamoğlu, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen” ve dört bine yakın şehidimiz için tekrarlayamaz mısınız?
12 Eylülcülerin vicdansızca idam ettiği 9 yiğidimizi, TBMM’de bir kez olsun saygı duruşuyla anamaz mısınız?
Silivri’de tutulan vekilinizi/vekilimizi, bir gurup toplantısı öncesi veya sonrası topluca ziyaret edemez misiniz?
Eğer bir KÜRKÇÜ kadar olmuyor/olamıyorsanız, eğer bu taleplerimi olumlu şekilde cevaplayamıyorsanız ben/benim gibi düşünen ve benim gibi Türk Milliyetçisi/Türk Ülkücü olanlar size niye inansın? Ardınıza takılıp, ne diye gitsin ki? 
MHP Milletvekilleri, YETER ARTIK! Bıçak kemiği parçaladı! Daha ne/neyi bekliyorsunuz? Söyleyecek sözünüz, gösterecek dişiniz, demokratik eyleminiz/TAVRINIZ yok mu?
Bekliyorum/bekliyoruz ve halen umudumuzu korumaya çalışıyoruz.
Her şeye rağmen sizi, Türk Milliyetçilerinin/Türk Ülkücülerinin yegâne umudu olarak görüyor ve bütün varlığımla desteklemeye devam ediyorum.

Üzülerek görüyorum ki, talebimiz dikkate alınmadı/alınmayacak. Ancak ben kovulmayı göze alarak, son bir kez daha siyasi teşkilatım/partim MHP’ye seslenmek istiyorum;

  • Taleplerimi neden dikkate almadınız?
  • Taleplerimin/önerilerimin nesini doğru bulmadınız?
  • Taleplerimi doğru bulduysanız neden uygulamadınız? Yanlış diyorsanız neden uyarmadınız?
  • Yoksa, bu askerler bugün söyler, yarın nasılsa unuturlar diye mi düşünüyorsunuz?
  • “Giden gitti, gelen geldi. Bunların gidecek yeri yok. Nasılsa ateşleri düşer, öfkeleri geçer.” Diye mi düşünüyorsunuz?

Sayın MHP Yöneticileri,

Bu sorularıma bir biçimde cevap verin ki, bana “45 yılımı bir hiç olmak için heba etmediğimi” gösterin. Ve ben “sizinle geleceğimiz” için umudumu korumaya devam edeyim.

Unutmayın” Beklenmeyen taş, baş yararmış” diye bir özdeyişimiz vardır.

Evet, buna söze karşı söyleyebileceğiniz “ Ateş olsan cürümün kadar yer yakarsın” diye bir başka özdeyişimiz de vardır bilirim. Siz de bunu söyleyebilirsiniz.

Dilerim bu özdeyişler hiç söylenmez ve uygulanmaz.

Güzel günler için, kalın sağlıkla. 25.10.2011

Gültekin Öztürk

                                                                                                         www.haberiniz.com

                                                                                                       www.aydinlihaber.com

 

 

 

 

 

 

Leave a comment