Galip ERDEM: ÜLKÜCÜNÜN ÇİLESİ
‘ÜLKÜCÜ’NÜN
ÇİLESİ*
Galip ERDEM
Gün olur, ülküsüz insanlara gıpta ile bakasınız gelir. Rahat yaşarlar.
Tıpkı Şairin söylediği gibi: “Akl ü şuur” ları “var”dır, “güzel sev”erler. “Bade” içerler ve nihayet göçüp giderler.
Ülkücülerin hayatı bambaşkadır. Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile.. Belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilafa düşerler. Çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. Bu halleri ” kalabalık”a göre, uslanmamaktır; kendilerine göre de, yılmamak.
Ülkücü dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun. Bir lokma, bir hırka ona yeter. Paraya karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur. Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde “zevksiz” bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. Böyle davranışlara hiç önem vermez. Elverir ki, inandığına dokunulmasın!
Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayâlperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumaya teşvik etmekte…
Bir gün fikirlerinin gerçeklestiği görülse bile, O’na hiç kimse “aferin” demez. Üstelik, “böyle olacağı zaten belli idi” buyurulur.
Ülkücünün en çok dinlediği “nasihat”tır. “Yapma ” derler, ” Hayatını heba etme” derler, “Gününü gün et” derler. O kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. O hepsini dinler, ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar.
(*) Galip Erdem’in “Ülkücünün Çilesi” başlıklı bu yazısı ÜLKÜ-YAZ sitesinde tüm zamanların “en çok okunan” yazısıdır.