# Etiket
##GENEL

9 Işık Milli Doktrininde Türk Ülküsü ve Ülkücülük (1) / Gültekin ÖZTÜRK

Ülkücülük yani idealizm; İnsan topluluklarının kendileri için varılması mutluluk sağlayacak, varılmasıyla en gelişmiş, en yükselmiş bir durum sağlayacak, bir hayalin düşünülmesi ve insan beyninde tasarlanarak şekillendirilmesidir.(9Işık/Türkeş)

 Bu esastan hareketle Başbuğ Türk Ülküsünü ve Türk Ülkücülüğünü özetle şöyle ifade etmektedir:

Türklüğün ahlakta/maneviyatta/insanlık duygularında yüksek seviyede bulunması/yaşaması, ilimde/teknikte dünyanın en ileri gitmiş varlığı haline gelmesi, ekonomik açıdan kalkınmış “her alanda çağdaşlaşmış” refahlı bir toplum haline gelmesi, Milli Ülkümüzün mühim bir kısmını teşkil etmektedir. ( 9 Işık/Türkeş)

Türk Milletini, kendi gücüyle varlığını koruyabilen, sözünü dünyanın her yerinde dinleten bir hale getirmek ise “Milli Ülkümüzün” siyasi hedefidir.

Bilinmelidir ki Milli Ülküler/idealler adım adım gerçekleşir.

Türk Milli Ülküsü mensuplarının ilk/yakın hedefi, Ülkümüzün siyasi hedefi olan “Milli Devleti” sağlamaktır.

Zira her alandaki Milli Ülkülerimizi ancak “Ülkücülerin yönettiği Milli Devlet” sağlayabilir.

Uzak hedefimiz/ülkümüz ise uygun adım “Kızıl Elma”dır.

Büyük Türk Milliyetçisi/Ülkücüsü Mustafa Kemal Atatürk “Milli Devleti” kurmaya çalışmış ve büyük mesafe de almıştır.

Ne yazık ki çeşitli sebeplerle Milli Devlet projesini tamamlayamadan ebediyete göçmüştür.

Atatürk sonrası kurulma aşamasındaki Milli Devlet, yeni yöneticilerin himayesinde Türk’ü yok etmek isteyenlerin saldırısına uğrayarak engellenmiştir.

Türk Milliyetçiliğinin/Türk Ülkücülüğünün ve Atatürk’ün kurup/koruyup yüceltmek için bizlere emanet ettiği Milli Devletimiz 1938 sonrası çok ağır suikastlara uğramıştır.

Türk Milliyetçilerini, Türk Devletinden tasfiye girişimlerine ilk büyük tepki 1944’de Atsız ve arkadaşlarından gelmiştir.

Tutuklamalar, tabutluklar, sürgünler işkenceler gestapoyu bile yaya bırakacak boyuttadır.

Ne gam….Serdengeçti’ler “ Yüksek mevkilerin alçak vekili ” diyecek kadar davalarının takipçisidirler.

Evet, Türk Milliyetçileri direniyordu ve Türk’ün düşmanlarına karşı sonsuza kadar da yılmadan direnecekti!

Türk Milliyetçilerini bir türlü sindiremeyen küresel hainler/maşaları 1953’de Türkçülerin teşkilatlarını kapattırmışlardır.

Bunu yaparlarsa Türkçüleri dağıtacaklarını/direnişten/mücadeleden vazgeçireceklerini zannetmişlerdir.

Ancak 1950-1965 Yılları arasında pek çok şeytani tertiplerinde de başarılı olamamışlar, Türklük davasını güdenleri sindirememiş/susturamamışlardır.

Türkçüler/Türk Ülkücüleri 1965-1969 Yıları arasında siyasi teşkilatlarını ve Milli Doktrinlerini hazırlamışlar, MHP ile “Milli Devlet Ülküsüne” doğru kutlu yürüyüşlerini başlatmışlardır.

İhanet odakları/yerli ortakları ve bunların güttüğü gafiller/şaşkınlar ordusu Türk’ü yok etmek için yine işbaşındadır ve bu kez daha organizedir.

Türk Milliyetçilerini millet/devlet hayatından silmeye kararlı odaklar bu kez tertiplerinin en ölümcül olanını yani “12 Eylül 1980 Darbe” sini gerçekleştirmişlerdir.

1980 ve takip eden yıllarda Ülkücüler için adeta bir sürek avı başlatılmış, Türkçüler gök ekin gibi biçilmişlerdir.

Türk Milliyetçilerine suikast tertipleyen “tasmalılar” her şeyi düşünmüşlerdi ama Türk Ülkücülerinin sarsılmaz iradelerini hesaplayamamışlardı.

Türklük şuurunu, İslam inancıyla ile yoğuran Türk Ülkücülerinin direniş bilincinin, bükülmez/kırılmaz bir çeliğe dönüşmüş olduğunu görememişlerdi.

Çelik iradeli Ülkücüler işkencelere/idam sehpalarına, akıl almaz tüm saldırılara kahramanca direnmişler ve halen de direnmektedirler.

Türk Ülkücüleri her türlü olumsuzluğa/suikasta/fitneye rağmen Başbuğ Türkeş’in önderliğinde Atatürk’ün yarım bıraktığı Milli Devleti sağlamak hedefinden bir an bile sapmamışlardır.

Beklemedikleri bu gelişme ile “Türkü tarihten silmek isteyen küresel hainler/işbirlikçi ve uşakları” bir kez daha hüsrana uğramışlardır.

 

Hayal kırıklığı içinde görmüşlerdir ki hiçbir kuvvet/tertip/saldırı, Türk Ülkücülerini Milli Devlet ve Kızıl Elma hedefinden vazgeçirmemiştir/vazgeçiremeyecektir.

Türk Milliyetçilerinin/Ülkücülerinin bugün için en önemli görevlerinden biri de bu hain suikastları bütün yönleri ile araştırmak/aydınlatmak ve belgeleriyle milletimizin bilgisine sunmaktır.

Böylece bugün geçmiştekinden daha organize olmuş, daha donanımlı ve tehlikeli silahlarla Türklüğü tarihten silmek için yürütülen “Meydansız Savaşı” Türk Milliyetçilerinin/Türk Ülkücülerinin kazanması sağlanabilir. (2)

Sonuç:

Ülkü/Ülküler, insanın yakın/uzak hedefleridir. Hedefi elde ettikçe daha ötesindeki yüceliklere yönelir.

Türk Ülküsünün/Ülkücülüğünün en yakın hayali/ideali/hedefi “Milli Devlet-Ülkücü İktidardır”

Uzak hedefleri ise önce “Türk Birliği” sonra da “Kızıl Elma”dır.

Kimi güdük/kötü niyetliler, Türk düşmanı hainler ve uşakları “Türk Milli Ülküsünü” macera, “Türk Ülkücüsünü” de maceraperest olarak niteler/nitelemektedirler.

Bu ihanet korosundakiler bilmezler mi ki “Ülkü/Ülküler” Uzun solukluların gerçekleştirmeye kararlı oldukları, insan hayatının her alanını kapsayan büyük plan ve projelerdir.

Bilmezler mi ki bundan dolayı ülkü/ideal planlarının/projelerinin sahipleri “Ülkücü” sıfatıyla adlandırılmaktadır.

Elbette bilirler bilmesine de yine çamur atmaktan/iftira ile karalamaktan geri durmazlar.

Biz bunlara sadece “Hadi oradan İt ürür kervan yürür!” der geçeriz.

Netice olarak Ülkücülüğe 9 Işık penceresinden bakarak diyebiliriz ki;

Varlığını Türk Milli Ülküsünü sağlamak için adamış Türk Milliyetçisi aynı zamanda Türk Ülkücüsüdür.

Milletler için Ülkü, milletin yolunu aydınlatan güneştir. Ülküsüz insan çamurdan varlık gibidir. Ülküsüz insan dümensiz, pusulasız bir gemi gibidir.

Bunun için “ Her Türk Milliyetçisi, Dokuz Işıkçı mutlaka Ülkücü olacaktır!”(9 Işık/Türkeş)

Türk Milli Ülküsünün/Ülkücülerinin vazgeçilmez hedefi ise şudur;

Türk Milletini, milletler ailesi içinde her alanda en ileri götürmek ve Ülkücülerin yönettiği Milli Devlet ile Kızıl Elma’ya ulaştırmaktır.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!

———————————

(1) Bu yazı, 9 Işık Milli Doktrini ve bu eserden benim anladıklarımdan özetlenmiştir.

Amacım;
“Türk Ülkücülüğünü” herkesin kendine göre değil, bu kavramı bir aksiyon olarak siyasi hayatımıza sokan “Başbuğ’un” anlattığı biçimde kullanmasını sağlamaktır.

Merak uyandırıp “Acaba gerçekten böyle mi? “ diye kaynağa yani “9 Işık Milli Doktrini”ne bakılmasını sağlamaktır.

Yanılmış olmayı çok isterim ama yaşadıklarımdan dolayı kuvvetle inanıyorum ki “Ülkücüyüm” diyenlerin büyük çoğunluğu 9 Işık Milli Doktrininden ve TMFS adlı eserden maalesef bihaberdir.

(2)  http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi56113-       9_Isik_Milli_Doktrininde_Turk_Ulkusu_Ve_Ulkuculuk_1.html

http://www.altayli.net/articles.php?article_id=1978

Leave a comment