# Etiket
##GENEL

Gültekin ÖZTÜRK: Siz Tartışın

Siz Tartışın

Gültekin ÖZTÜRK

Kervancının biri, hâkim olduğu pazarına doğru olağan/uzun yolculuklarından birine çıkmış. Geçmek zorunda olduğu dağ geçidine girmeden önce, her zaman yaptığı gibi ihtiyacını gidermek ve biraz dinlenmek için, yolu üzerindeki kervansarayda konaklamıştır.
Sabah, dinlenmiş olarak yola çıkacağı sırada, eşeğinin yok olduğunu görmüştür. Orası, burası diye telaşla aranırken “hancı, hancı!” diye de öfkeyle bağırmaktadır. Eşeğin kaybolduğunu öğrenen hancı ise pek rahattır. “Bulunur, bulunur! Nereye gider bu dağ başında, telaşlanma” diye de kervancıya sakin olmasını önermektedir. Kervancı ise panik içindedir ve bu rahatlık karşısında daha da öfkelenmiştir. “Eşek bulunmazsa senin durumun vahimdir!” diye hancıyı paylayıp, gözdağı vermektedir.

Aslında hancıdan çok kervancının durumu vahimdir. Çünkü her kervanı bir eşek çeker. Eşek olmadan o uzun yolda kervanı kim çekecektir? Bu ihtimal kervancıyı titretmektedir.

Kervancı, eşeği bulamadan geçirdiği her saatte daha da telaşlanmaktadır. Çünkü birkaç kervan ihtiyaç giderip, onun pazarına doğru yola çıkmıştır.

Kervancı, hancı, çalışanlar, yolcular, yana yakıla kayıp eşeğin peşine düşmüş, arama alanını genişletmişlerdir. Akşam olmuş, akla gelen her yere bakılmış ama nafile, eşekten eser yok. Sanki yer yarılmış da eşek içine girmiştir.

Kervancı, kılıcını çekmiş “ Eşeği bul! Yoksa ölümlerden ölüm beğen!” diye hancıyı köşeye kıstırmış, paylamakta/hırpalamaktadır. Çalışanlar, yolcular güç bela hancıyı kurtarmışlardır ama kervancı eşek bulunmadan sakinleşeceğe benzememektedir.

Hancı ve kurtarıcıları düşünüp taşınmışlar ve handaki emanet eşeği vererek sorunu çözmeyi kararlaştırmışlar. Emanet eşeği ahırdan alıp, semerlemişler ve kervancıya götürmüşler.

“Sonunda bulduk, al eşeğini!” Demişler.

Kervancı eşeğe şöyle bir baktıktan sonra, “ Bu benim eşeğim değil! Benim eşeğim erkekti. Oysa bu eşek dişi” demiş.

Bunun üzerine kervancı, hancı, çalışanlar, yolcular başlamışlar “Bu eşek kervancının mıdır? Yoksa değil midir?” konusunu tartışmaya.

Kimi: Evet bu eşek kervancındır!

Birileri: Hayır, bu eşek dişi, kervancın değildir!

Birkaçı: Olabilir de, olmayabilir de.

Aşçı ve yamağı: Biz bu konuya taraf olmak istemiyoruz. Diye, han sakinleri bölünmüş, hararetle eşeğin kime ait olduğunu ve/veya kervancının eşeğinin cinsiyetini konuşmaktadırlar.

Kervancı “Yahu benim eşek erkekti, bu ise dişi” diyorsa da kimse onu dinlemiyor, herkes bildiğini okuyormuş.
Bir gurup “ Nereden bilelim senin eşeğinin erkek olduğunu, kanıtla bakalım, bu senin eşektir.” diye güya hancıdan yana çıkıyormuş.

Aşçı ve tarafsızlar “ Ne olur yani, ha dişi, ha erkek. Eşek mi? Eşek, al işte!” Diye kervancıyı razı etmeye çalışıyormuş. Böylece sabah olmuş ama bir türlü eşeğin kaybolan mı, değil mi? Olduğuna karara verememişler. Günler “eşek kervancının mı, değil mi? Kervancının eşeği dişi miydi, erkek miydi?” tartışmaları ile geçip gidiyormuş/gitmiş.
Aslında tartışılan eşeğin kime ait olduğu veya cinsiyeti değildir. Eşeğin sahibi ve cinsiyeti üzerinden kişisel egolar konuşmakta, tartışmaktadır.

Herkes kendi dediğini kabul ettirmeye çalıştığı için de bir türlü sonuç alınamamaktadır.

Hancı, bedava konaklatıyor, zarar. Yolcular yoldan kalıyor, yakınları meraktan perişan, zarar. Pazara yeterli mal gitmediği için fiyatlar katlanıyor, tüketici perişan, zarar. Kayıp eşek dağda aç etoburların midesinde hazmedilmektedir, zarar.

Bu sırada tartışmaya katılmayan akıllı kervancılar, pazarın ihtiyacını görmüş ve piyasaya hâkim olmuşlardır. Hem kazançlarını onlarca kat arttırmışlar, hem de sürekli hale getirmişlerdir.

Ne yazık ki bizimkiler hala eşeğin sahibini, cinsiyetini tartışmaktadırlar.

Bu tartışmaya harcadıkları enerjiyi/zamanı, eşeği bulmak için harcasalardı, belki kayıp eşek aç etoburlara yem olmayacaktı.

Kervancı, eşeksiz veya verilen eşekle yola çıksaydı, belki de pazarını diğer kervancılara kaptırmayacak, en azıdan pazara ortaklığını devam ettirebilecekti.

Hancı, bedava konaklama yaptırdığı için iflas etmeyecekti.

Yolcular, geç kaldıkları için yakınlarını üzmeyeceklerdi.

Bu duruma kar/zarar açısından bakarsak:

Hancı, her hizmetine zam yaparak, zararlarını çıkarır hatta kâra geçer.

Geç kalan yolcular ve yakınları, kavuşunca üzüntüleri bitecek, sevinç içinde eğlenebileceklerdir.

Ancak kervancı, ne kaybettiği zamanı/pazarı, ne de eşeğini geri getiremeyecektir.

Ve korkarım ki bu tartışma bittiğinde, artık ne eşeğe, ne de “illa ki benim erkek eşeğim!” diye tutturan, kervancıya gerek kalmayacaktır.

 

Güzel günler için kalın sağlıkla.20.11.2011

Gültekin Öztürk

www.haberiniz.org

www.aydinlihaber.com

www.aydininsesi.com

 

 

 

 

Leave a comment