# Etiket
#EDEBİYAT #Yazar Okulu

Dr. A. Ferhan OĞUZKAN: Dinleme Üzerine

Dr. A. Ferhan OĞUZKAN

DİNLEMENİN ÖNEMİ

Hayatta konuşma, ne kadar önemli ise, dinleme de en az onun kadar önemli ve lüzumludur.

Aslında konuşma ve dinlemeyi, anlaşma oluşumunun, tıpkı bir madalyonun iki yüzü gibi, birbirini tamamla­yan yönleri olarak düşünmek yerinde olur. Bu bakım­dan, “güzel konuşan çoktur, fakat kendini vererek, dik­katle dinleyenlerin sayısı pek fazla olmasa gerek”, diyen yabancı’ bir yazarın,, şu sözlerinde gerçek payı vardır: “Konuşma, öyle bir diyalogdur ki buna iştirak eden bir insan, sırası geldikçe aktif veya pasif bir rol oynar. Bu sanatta sivrilebilmek için, saygı ile hitap etmesini bildi­ğimiz gibi, dinlemesini de, bilmemiz lâzımdır.”

Esasen, insan ilişkilerinin çoğu, anlatma ile dinleme­ye dayanır. Ayrıca, bir kimsenin kendini tanıması da an­cak konuşma,- yazma, soruşturma gibi yetenek ve maha­retler yanında, dinlemeyi öğrenmesiyle gerçekleşebilir. Öte yandan, sosyal ve kültürel yaşayışımızın öyle yönleri var­dır ki, tek taraflı olarak, dinleme ile ilgilidir. Bugün, her vatandaş için radyo programlarını, konferansları, konser­leri, piyesleri ve filmleri dinlemek ve seyretmek, tabiî bir ihtiyaçtır. Bu türlü faaliyetlere, hiç ilgi göstermemek, özellikle bir aydın vatandaş için mümkün değildir.

Bütün bunlara rağmen, Öğrenim kuramlarımızın mezun ettikleri gençlere, iyi dinleyici olmak niteliklerini kazandırdıklarını iddia edebilir miyiz? Çeşitli okullarımız­dan geçmiş genç ve yaşlı vatandaşlarımızın, katıldıkları toplantıları veya sinema ve tiyatro gibi sanat gösterilerini, dikkatle izliyenler, dinleme bakımından ne kadar hazır­lıksız veya yetişmemiş olduğumuzu anlamakta, hiç de güç­lük çekmezler.

Öyleyse, okullarımıza, eğittikleri öğrencilere, dikkatle, ilgiyle, iyi niyetle, güler yüzle ve sabırla dinleme yetene­ğini daha etkili bir şekilde kazandırmak gibi büyük bir görev düşmektedir. Zira, okumuş insanın, aydın insanın, belirgin özelliklerinden biri de, dinlemesini bilmektir.

Dinleme Çeşitleri

Bir tek dinleme tarzı yoktur. Konuşanın kişiliğine, ko­nuya, fizikî şartlara ve dinleyenlerin ilgilerine ve içinde “bulundukları psikolojik durumlara göre, dinleme, türlü özellikler gösterir. Bu özellikleri göz önünde tutarak, din­lemeyi, şöyle bölümlemek mümkündür.

  1. Gönüllü veya gönülsüz (istekli veya isteksiz) din­leme: içten gelmiyen bir dinleme ile isteyerek dinleme arasında,, büyük bir fark vardır. Dinleyici, bir dış bas­kının veya korkunun zoruyla dinliyorsa, ortada, sadece fi­ziki anlamda bir işitme vukû buluyor demektir. Şüphesiz, bu türlü dinlemenin, hiç bir eğitsel değeri ve yetiştirici bir yönü yoktur.
  2. Rasgele veya maksatlı dinleme: Rasgele dinleyen bir kimse, herhangi bir konuşmayı veya eseri, dikkatle, sabırla ve sonuna kadar izleyemez; Yeter ki, ilgi çekici dış faktörler araya girsin. Rasgele dinlemekle, gönülsüz dinlemek ve dinlememek arasında, hemen hemen hiç bir fark yoktur. Öğrencilere, maksatlı dinleme alışkanlığı ver­mek, bunun için de onların ilgi, merale ve problemlerin­den hareket etmeye çalışmak doğru olur.
  3. Disiplin veya değişikliğe dayanan dinleme: Bazı dinleyiciler, konuyu, sonuna kadar dikkatle dinlemek için irâdelerini seferber ederler. Her türlü psikolojik ve fiziki •engel karşısında, muhakkak dinlemeyi, amaç edinirler. Böy­le bir tutum, iyi bir dinleyici olmanın vazgeçilmez şartlarındandır. Öğrencilere, bu alışkanlığı kazandırmaya ça­lışmak gerekir. Bununla birlikte, isteğe, ilgiye ve zevke dayanan . dinlemelerde komünikasyon (anlaşma, fikir ak­tarması) ve dolayısiyle öğrenme, daha etkili ve verimli olur. Çünkü, motivasyona dayanan dinlemede dikkati sağ­lamak için, dış .faktörlere ihtiyaç duyulmaz. Okulda, Öğ­rencilere bu türlü dinleme fırsatları hazırlanırsa, dinle­me eğitimi, amaçlarına en uygun bir şekilde hareket edil­miş olunur.
  4. Eleştirici veya eleştirici olmayan dinleme: Eleşti­rici bir dinleyici, daima uyanık ve dikkatlidir. Konuşan kimsenin düşüncelerini veya sunulan programın bildirisi­ni (mesajım) objektif bir tarzda değerlendirmeye çalışır.
    Eleştirici olmıyan bir dinleyici ise, çok kez, söylenenlerin tümünü mutlak doğru veyâ, gerçek olarak kabul eder, ya. da, hiçbirini benimsememe gibi bir eğilim gösterir. Okul­larımız, eleştirerek dinleyen veya dinlediklerini eleştiren öğrencilerin sayısını arttırıcı her türlü tedbiri almalıdır. Bu husûsun, demokratik yönetimin fikir temellerim yerleştirmek durumunda olan bir toplumda, ne derecede önem, taşıdığını söylemeye bile lüzum yoktur.
  1. Sempati veya antipati ile dinleme: Bazı dinleyi­ciler, konuşmacıyı veya sunulan sözlü eseri sempati ile -izlerler; bakış ve tavırlarıyla iyi niyetlerini belli ederler- Antipati duygusunun etkisi altında kalan dinleyiciler ise, hem konuşmacıya, hem konuya, hem esere karşı olum­suz bir tavır, takınırlar. Öğretmen, bu ikinci gruba giren öğrencilerin psikolojik durumlarını incelemeli, onlann iyi niyetli ve güler yüzlü birer dinleyici olmaları için, gere­ken tedbirleri almalıdır.

KAYNAK: Dr. A. Ferhan Oğuzkan, Eğitim Üzerine, Ank. 1966

Leave a comment