Arif Nihat ASYA: ÜÇ TEKBİR
ÜÇ TEKBİR
Arif Nihat ASYA
Menkıbe, Fâtih’in, Ayasofya’da Cuma namazını kıldırırken farz için üç iftitah tekbiri aldığını, cemaatin de -tekrara mâna verememekle beraber- onun gibi yaptığını söylüyor… ve namaz sonunda bunun sebebini soranlara, büyük hâkanın “Kâ’be’yi ancak, üçüncü tekbirde görebildim.” cevabını verdiğini ilâve ediyor.
Bu menkıbe, bize, inancının nirengisine yöneldiği zaman Fâtih’in görme gücü önünde duvarların şeffaflaştığını, mesafelerin yol olduğunu, uzakların yaklaştığını anlatıyor.
Bu menkıbe, bize, daha genç yaşında, serdar, şair idareci, âlim, mucit hükümdarın göğsünde ne derin bir iman taşıdığını gösteriyor.
Bu menkıbe, bütün müminlere, gerçek namazın, Kıbleye yönelince, Kâbe’yi görebilenlerin namazı olduğunu -en güzel örneğiyle- öğretmek istiyor.
Bu menkıbe, asırlarca kiliselik etmiş olan Ayasofya’nın tevhîd dinine teslim olmazdan önce, kendi üçüzlü tanrı anlayışına uygun son direnmelerini dile getiriyor.
Bu menkıbede bir gelinin, duvağını açmak için âşıkından ısrar bekliyen nazının da hikâyesi var.
*
Fethin 511 inci yıldönümündeyiz ve gün Cumadır.
Fâtih, “her yıldönümüne nasib olmıyan böyle güzel tesadüf hürmetine Cuma namazını Ayasofya’mda kılmak isterim; beni oraya götürün!” dese ne cevap vereceğiz?
Gerçeği söylemekten, yerin dibine girmek bin kat iyidir.
Bugün Fâtih, Ayasofya camisini arasa bulabilir mi? ; bulsa mihrabından Kâbe’yi görebilir mi; Kâbe’yi görebilmesi için kaç iftitah tekbiri alması lâzımgelir?
*
Osmanlı hânedanının İkinci Sultan Mehmed’i de, O’nun büyük milleti de İslâm mabedi haline gelen tarihi kilisenin adını değiştirmeye lüzum görmiyecek kadar hoşgörü sahibiydi.
Ulu hâkanım, Ayasofya’nın bazı İstanbul kuyumcuları tarafından, bir altın tepside kabartma olarak, prenses Sofiya’ya düğün hediyesi diye gönderildiğini duysa aynı hoşgörüyü gösterebilir mi?
*
Şimdi -bütün facialara rağmen- Lefkoşe ve çevresi müslümanları, Cuma için, kol kol, Kıbrıs’ın Ayasofya’sına akın etmektedirler.
Bu iki defa mübarek günde hünkârımız, kendisini Cuma namazı için, Fetih sembolü İstanbul Ayasofya’sına götüremiyen bizi torunluğa kabul edebilir mi?
29 Mayıs 1964