“ ..Türkiye üniter bir devlet olarak kurulmuştur. Yani merkezi bir yönetim sistemi vardır.
Türkiye’de federasyon ya da eyalet sistemini tartışmaya açmak Türkiye’yi bölünmeye götürür.
Türkiye’nin üniter yapısı tartışılamaz.
Bu işi silahla halledemediniz, gelin kanlı katil Öcalan ile masaya oturun siyasi çözüm arayın diyorlar.
Federasyonu tartışalım diyorlar niçin?
Niyetleri oraya bir Kürdistan devleti kurabilmek. İş oraya geldi mi arkadaş kabul, pahalıdır ama hakkından geliriz.
Milletin birliğini ve bütünlüğünü bozma yolundaki bütün hareketlerin, devletimizi bölme yolundaki her adımın karşında duracağız.
Ne siyasi çözüm, ne özerklik, ne de federasyon asla kabul etmeyeceğimiz şeylerdir.”
Bu sözler değişik vesilelerle Başbuğ Alparslan Türkeş tarafından söylenmiştir.
“..Kürt sorunu mutlaka çözülmelidir. Bize göre en makul çözüm formülü federatif sistemdir.
Şoven Türk Milliyetçiliğine dayalı köhnemiş, süresini tamamlamış, tekelci devlet düzenine karşıyız.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz milyonlarca insan taparcasına seviyor Öcalan’ı. Böyle bir insanı dışlayarak Kürtleri ikna edemezsiniz.
Çözüm basit; Kürtleri tatmin, Türkleri ikna etmek.
Türkleri nasıl ikna edersiniz bilemem ama Kürtleri şu dört madde ile tatmin edersiniz:
Kürt kimliğinin anayasal güvence ile tanınması
Kürt dilinin eğitim dâhil kamusal ve özel alanda serbestçe kullanılması
Kürtlerin kendi kimlikleri ve ülkelerinin adıyla örgütlenme hakkının tanınması
Kendi bölgelerinde öz yönetime kavuşması
Ben, eninde sonunda Türkiye’nin federal sisteme geçmek zorunda olduğunu düşünüyorum”
Bu sözlerin sahibi ise uzun süre milletvekilliği ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinde bakanlık da yapan Şerafettin Elçi’ye aittir.
Hani geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan tarafından şatafatlı törenlerle açılışı yapılan Şırnak havalimanına adı verilen ve Erdoğan tarafından öve öve göklere çıkartılan Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi’dir bu sözlerin sahibi.
Başbuğumuz Alparslan Türkeş ve Şerafettin Elçi’den alıntılanan bu sözler değerli Ülküdaşımız Prof. Ümit Özdağ’ın son yazısından özetlenmiştir.
Sayın Özdağ yazısını, anlayana davul zurna ve bando olan şu sözlerle sonlandırmış;
“…AKP’deki arkadaşlar diyeceksiniz ki bu ne demek?
Partiniz rahmetli Türkeş’in isminin bir üniversiteye verilmesini reddetti ancak Elçi’nin ismini bir havalimanına verdi. Size hayırlı olsun”
“AKP şakşakçılarına ve dahi Türk Milliyetçisiyim diyerek halen orada duran bilumum mankurtlara hayırlı olsun”
Son derece anlamlı bulduğum için “size hayırlı olsun!” diye biten yazınızdaki bu muhteşem final cümlenizi hoşgörünüze sığınarak yazımın başlığı yaptım.
Küresel güçlerin AKP ve PKK eliyle Türkiye Cumhuriyetini “değiştirme ve dönüştürme planını” uygulamaya koyduğunu, bu planın “Milli Devletimize ve aziz milletimize çok açık bir küresel darbe” olduğunu çok kişinin yanında ben de son üç yılda en az on kez kanıtlarıyla yazdım. (1)
Ancak ihanet içinde olmadıkları halde “Küresel darbecilere yardım ve yataklık yapan AKP’liler” sanki bütün bu yazılanlar suya yazılmış, söylenenler taşlara söylenmiş gibi kalpleri buzlanmış/mühürlenmiş bir şekilde halen bu ihanetin değirmenine su taşımaktadırlar.
Biz buna rağmen hem tarihe kayıt düşmek hem de milli görevimizi yılmadan yapmak amacıyla uyarılarımıza devam ediyoruz/edeceğiz.
Ancak “Ey kalpleri mühürlenmiş AKP’liler, eğer her şeye rağmen durmak yok yola devam diyorsanız” size şunlardan başka söylenecek fazla sözümüz kalmamıştır;
“Öcalan’ınız, Elçi’niz, Demirtaş’ınız, Barzani’niz, Salih Müslim’iniz, Karayılan’ının, Bayık’ınız, Feyman Hüseyin’iniz, el verdiğiniz tüm hainler ve onlarla iş tutan dünya lideriniz size hayırlı olsun!”
Yalnız “Türk’üm, Türk Milliyetçisiyim, vatanseverim falan diyen ve halen orada duranlara” Ümit Hocamdan farklı bir çift lafım var;
“Allah, vatan, devlet, bayrak, şeref, Müslümanlık, Türklük” gibi yüce değerleri ifade eden kelimeleri bir daha anmayın ve şu Mübarek günlerde benim ağzımı bozmayın…
Okurlarımın ve bütün Türk-İslam Âleminin mübarek Kadir Gecesini ve yaklaşan Ramazan Bayramını şimdiden tebrik eder, Cenab-ı Allah’tan sapmışlara hidayet etmesini niyaz ederim.
