Milli Eğitim ve Türk Gençliği / Alparslan TÜRKEŞ
Milli Eğitim ve Türk Gençliği
Alparslan TÜRKEŞ
Türkiye’nin az zamanda kalkınması için seçkin kabiliyetlerin mütehassıs zümre olarak yetiştirilmesi daha faydalıdır.Yalnız milli eğitim konusundaki görüşlerimizi bir yanlışlığa yer verilmemesi için biraz açıklamak istiyorum.
Türkiye’nin milli eğitim davası , cumhuriyetin kuruluşundan beri gayet plansız ve çok yanlış bir şekilde yürütüle gelmiştir.Bugün de aynı kör dövüşü sistem devam ettirilmektedir.Eğitimin , milletimizin sosyal ve iktisadi durumu ve ihtiyaçları dikkate alınarak Türkiye’yi en kısa zamanda kalkındıracak bir plana bağlanması lazımdır.Onun için de önce Türkiye’nin muhtaç bulunduğu elemanların sayısı , branşlarının tespit olunması ve belirli süreler içinde ulaşılması gereken hedefleri tayin olunarak buna göre eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi gereklidir.Yani Türkiye’de halkın sağlığı için ne kadar doktora ihtiyaç var , ne kadar sağlık memuruna , ebeye , hemşireye ihtiyaç olduğu ve bunun gibi ne kadar makine mühendisine , inşaat mühendisine ve böylece nelere ihtiyaç olduğu neticesine ilmi bir şekilde varılmalıdır.
Bundan sonra da milli eğitimin buna göre planlanması gerekir.İktisadi durumumuz ve ihtiyaçlarımızın da aynı şekilde dikkate alınması lazımdır.Türkiye’de bugün uygulanan şekil ise şöyledir:Her tarafta alabildiğine ilköğretimi sağlamak için ilkokullar açılmağa çalışılıyor.Ve bu ilkokuldan mezun olan öğrencileri okutmak için de ortaokullar açılmağa , ortaokulu bitirenler için de liseler açılmağa çalışılıyor.Böylece liseleri bitiren öğrencilerimiz üniversiteye sığamıyorlar.Liselerden mezun olan öğrencilere yetecek kadar üniversite kurulabilse dahi , bu üniversitelerden mezun olan çocuklarımız bu sefer de belli kapıları zorlama durumunda kalacaklardır.Ve en çok da devlet kapılarında vazife almak isteyeceklerdir.Bu kadar kalabalık üniversite mezununu da devlet kadrolarına yerleştirmek mümkün olmadığından , başlı başına bir tedirginlik söz konusu ortaya çıkacaktır.Şimdiki halde liseyi bitiren çocuklarımızın hepsini birden üniversiteye alamıyoruz.Bu durum dahi birçok üzücü olaylara sebep olmaktadır.Kaldı ki , Türkiye’nin en önemli ihtiyaçlarından birisi de teknik eleman yetiştirmektir.Bunun için de eğitimin yine memleketin sosyal ve ekonomik hedeflerine uygun olarak teknik eğitime yöneltilmesi zorunludur.Genel olarak bütün milletin yüksek eğitim görmüş hale getirilmesi elbette istenen bir amaçtır.Fakat bu çok geniş imkanlar gerektiren bir husustur.Onun için merhaleler tayin etmek ve en kısa yoldan memleketi kalkındıracak bir plana başvurmak gereklidir.İlim ve teknikte geri kalmış bir milletin hızla yükselmesi için , üç-dört bin kişilik ilim adamı ve teknisyen kadrosu hazırlaması onun için büyük imkanlar sağlar.Bu da milyonlarca nüfusu teşkil eden bütün millet halkını üniversiteden geçirmeye kalkışmaktan çok daha kolay ve ucuzdur.Bu sebeple milli eğitim davamızın en faydalı biçimde çözümlenmesi için bizim görüşlerimizi şöyle sıralayabiliriz:
a)Seçkin kabiliyetler , mütehassıs zümre olarak ve memleketin sosyal ekonomik ihtiyaçları , hedeflerine göre yetiştirilmelidir.
b)Eğitim , memleket ihtiyaçlarını karşılayacak bol sayıda teknik eleman yetiştirecek şekilde teknik eğitime çevrilmelidir.
c)Bütün halkın süratle eğitilmesini sağlayabilmek için bizim Dokuz Işık doktrininde de ileri sürmüş olduğumuz köy planları sistemi uygulanmalıdır.
Bugün üniversite gençlerinde görmekte olduğum en büyük eksiklik ve kusurlar aynı zamanda Türk toplumunda da gördüğümüz kusurlardır.Bunları sırayla şöyle sıralayabilirim:
a)Gayesizlik , milli ülküden yoksun oluş ,
b)Ciddiyetsizlik ,
c)Disiplinsizlik ve bunlarla birlikte insanların haklarına karşılı saygılı olmamak.
İnsanları sevmek ve bencil olmamak gibi vasıfların kaybedilişi , buhran içinde bulunuşudur.Bu saydıklarımıza bir de çalışmamalarını , tembel oluşlarını ekleyebiliriz.Ayrıca ne pahasına olursa olsun sınıf geçmek ve diploma sahibi olmak zihniyeti memleketimiz için çok yıkıcı olmaktadır.Çocuklarımızda maalesef kopya çekmek bir adet halinde olup çok kere de kahramanlık sayılmaktadır.Halbuki kopyacılık çok çirkin bir huy olduğu gibi adi bir sahtekarlıktır da.Ne evlerimizde ne de milli eğitim görevlilerimizin çalışmalarında çocuklarımızın bu manevi eksikliklerini gidermek için gerekli ilgi görülmektedir.
Son yıllarda üniversite gençleri arasında yayılan aşırı sol akımlar , memleketimiz için ciddi bir tehlikedir.Gençlerimiz okullarımızda bir takım teorik bilgilerle yükletilmektedir.Fakat çocuklarımıza milli ülkü , milli hayat felsefesi , milli bir dünya görüşü verilmemektedir.Çocuklarımızın gönülleriyle kafaları çoğunlukla bu yönde boş bırakılmaktadır.Boş bırakılan her kaba ne rast gelirse o dolar.Onun için memleket evlatlarına komünizmin sadece yanlış ve batıl olduğunu , kötü ve zararlı bulunduğunu anlatmaya çalışmak yetmez.Türkiye’nin kalkındırılması için komünizmin uygun bir sistem olmadığını açıkça göstermek ve onda sonra da Türkiye’yi hızla kalkındıracak milli bir sistemi , milli bir görüşü salık vermek lazımdır.