# Etiket
#GÜNDEM #Öneriler #Tarih #Türk Yurtları #Türk-Birlikçilik

ALAŞ-ORDA LİDERİ: ALİHAN BÖKEYHAN (ŞEHÂDETİ: 27 EYLÜL 1937)

BÜYÜK TÜRKÇÜ;BÜYÜK TURAN SAVAŞÇIMIZ;

ALAŞ-ORDA LİDERİMİZ ŞEHİT ALİHAN BÖKEYHAN BEY’İ,

RAHMET VE ÖZLEMLE ANIYORUZ   

(ŞEHÂDETİ: 27 EYLÜL 1937).

” 1870’de doğmuştur. İlk öğreniminden sonra Ombı’da teknik yüksek okulu bitirmiş ve Petersburg Orman Enstitüsü’ne kaydolmuştur.
Alihan Bökeyhan, bu yıllarda siyasî eserleri okumaya yöneldiği gibi, öğrenci hareketlerine de katılmıştır. Bunun sonucu olarak istihbarat birimlerinin sürekli listesinde yer almış ve hakkındaki takibatlar 1917 devrimine kadar sürmüştür.
Her ne kada,r 1904-5 Rus- Japon savaşı sonrası Rusya Türklüğünün, özellikle Kazan, Ufa, Bakü merkezli bölgelerinde kültür hareketleri artmış, gazete ve dergiler çıkarılmış ise de, iklim ve coğrafyanın uzaklığı ve kötülüğü, Türkistan’ın her bölgesinde bu uyanışın aynı oranda olması için yetmemiştir. 1913 Romanov hanedanının tahta çıkışının 300. yılı dolayısı ile yayınlanan af da, Türkistan’a pek yansımamıştır. Fakat, 1916 yılında Türkistan ve Bozkır valilikleri aracılığı ile cepheye asker sevkiyatı konusunda çıkan tartışmalar, 1916 yılında Türkistan Türklerinin ayaklanmasını engelleyememiştir. İşte bu dönemde Orenburg’da yayınlanan Kazak gazetesi 1913 yılından 1918 yılına kadar Kazak Türklerinin hareketlenmesinde, bilinçlenmesinde etkili olmaya başlamıştır. Gazetenin dikkat çeken isimleri ise, Ahmet Baytursunov, Mircakıp Duvlatulı ve Alihan Bökeyhan’dır.
Kazak Türklerinin ve Bökeyhan’ın hiç şüphesiz en önemli eseri Alaş Partisi olmuştur. Bu parti, 1917 yılında Birinci Umumî Kazak Kurultayı’nda kurulmuştur. Bu parti Kazak Türkleri tarihinde kurulan ilk partidir. Partinin hedefi ise, Kazak Türklerinin bağımsızlığı ve hür devletlerle eşit şartlarda bir devlet kurmaktır.
Rusya’da Şubat 1917 de yaşanan ihtilâl sonrası, bu birçok bölgede olduğu gibi Kazak Türkleri arasında da, yenileşme, demokratikleşme ve bağımsızlık hareketi olarak değerlendirilmiştir. Bundan dolayı Kazak aydınları, ihtilâle ve ihtilâli yapan geçici hükûmete tam destek vermişlerdir. Teşkilâtlanmak maksadı ile de her ilçede Kazak komiteleri kurulmuş, ki, bu komiteler daha sonra Alaşorda hükûmetinin mahallî temsilcilikleri hâline getirilmiştir. Bu teşkilâtlanmada birinci derecede yetkili de Alihan olmuştur.
Kazak Türkleri 1917 yılı Aralık ayında ikinci umumî Kazak kurultayını yapmışlardır. Bu kurultay sonunda da Alaşorda Hükûmeti kurulmuştur. Başkanlığa Alihan Bökeyhan seçildiği gibi, Demokratik Rusya Federal Cumhuriyeti’ne bağlı Özerk Alaş Devleti’nin kurulması doğrultusunda bir de karar kabul edilmiştir.
Gerek, Rusya’daki, gerekse; Türkler arasındaki bu gelişmeler, Türk Dünyası’nın diğer coğrafyalarında olduğu gibi, Kazak Türkleri arasında da, Kazak Devleti’ni yeniden kurmak ve millî ruhu canlandırmak fikrini hayata geçirmeye çalıştığını göstermektedir. Hiç şüphesiz 1917’deki bu gelişmelerin ve kutlu yolun baş önderi hiç kuşkusuz Alihan Bökeyhan’dır. Bökeyhan da, diğer Türk dünyası önderleri gibi, öncelikli olarak eğitim meselesini halletmeyi düşünmüş ve milletine bu uğurda bir hayli eser de bırakmıştır. Fransız İhtilâlinden diğer dünya ihtilâllerine birçok gelişmeyi öğrenmeye ve bunların kendisine göre iyi yanlarını milleti için uygulamaya çalışmıştır.
Alihan Bökeyhan, siyaset ve millet hadimliği yanında iyi de bir bilim adamıdır. Çünkü, o, Kazak Türklerinin ahlâkî duygularını, ruh hâletini, tabiatını, hayat tarzını, içtimaî ve siyasî vaziyetini farklı yönleriyle ele alarak incelemeye çalışmıştır. O bu çalışmalarına sadece siyasi mücadele döneminde değil, Sovyetler Birliği döneminde de devam etmiştir. Nitekim 1926 yılında Sovyetler Birliği İlim Akademisi başkanlık divanı, Alihan Bökeyhan’ı Kazakistan temsilcisi tayin etmiştir. Bunun dışında, birlik üyesi ve özerk cumhuriyetleri incelemek üzere kurulan özel komitenin de üyesi yapmıştır. Bunlar dışında Alihan, Rusya yerli ve şehir aydınları kurultayı’na üye, Birinci Devlet Duması’na Semey milletvekili seçilmiştir.
Bökeyhan, Rusya Türklerinin her hareketine katılmıştır. Bu konuda Rusya Müslümanları Kurultayı’na katıldığı gibi, Duma’da da, Müslüman Grubun önderlerinden biri olmuştur.
Tüm bu faaliyetlerine rağmen, Stalin döneminde uygulanmaya başlayan Kırmızı Terör’ün mağdurları arasında yer almaktan kurtulamamış, birçok Türk aydını ve kahramanı gibi, 1937 yılında halk düşmanı olarak tutuklanıp ölüm cezasına çarptırılmıştır. Sonuçta millet sevgisinin ve Türkçülüğünün bedelini canı ile ödemiş, unutturulmak istenmiş, ancak, onu kurşuna dizenlerin hepsi unutulmuş;O, bugün, hâlâ, kalbimizdeki şerefli yerini muhafaza etmektedir.”

Sebahattin Şimşir: http://www.kavgamiz.com/orkun/alihan-bokeyhan-y1504.html

ALAŞ ORDA :
Alaş Orda 1905 yılında Alaş Hareketi ile ortaya çıkmış ve 1912 yılında kurulan siyasi Alaş Partisi ile güçlenmiştir. Bu parti siyasi faaliyetlerini 1928 yılında bırakmış olsa da fiilen 1937 yılına kadar var olmuştur. Alaş Orda en sonunda Türkistan Komünist Partisi’nin milliyetçi siyasetçilerinden oluşan bir grup olarak kalmış ve sonra ortadan kaybolmuştur. Ancak 1980 yılların sonunda, etki alanı Kazakistan ve Kırgızistan olmak üzere ve aynı adı taşıyan yeni bir milliyetçi parti kurulmuştur.
Kazakistan’ın resmi açıklamasına göre Alaş adı Kazakların efsanevi Alaş Han’dan alınmıştır. Alaş kelimesi Kazak Türkleri arasında Uran (parola) olarak kullanılır. Ayrıca Orta Asya Türk dillerinde Alaşa – at anlamına gelindiğinden Alaş Orda’nın – Atlı ordusu olduğu da söylenmektedir.
Alaş Orda adı aynı geleneğe göre verilmiş bir addır. Hepsi de Kazak aydını olan kurucuları Ülkücü Türkler olup yalnız Kazaklar’ı değil, bütün Türkleri tek millet diye düşünen akıl ve şuur sahibi kimselerdi.
1905 yılında Mustafa Kocabey tarafından organize edilip Hepimiz Alaş’ın oğullarıyız! Başliği altında Taşkent’te yapılan Türkistan Mülümanları Kongresi’nde soylu ailelerden gelen Kazak ve Kırgız önderler Alaş adı altında birleşmişlerdir. Bu harekata Kırgız ve Kazak entelektüelleri de katılmıştır.
Ortaya çıkan yeni gücün başlı hedefleri, şunlardı:
Türkistan’da İslam’ı çağdaşlaştırmak
Kazakların ve Kırgızların geleneksel göçebe kültürlerini tekrar özgürce yaşayabilmelerini sağlamak (yani Rus Çarlarının çok daha öncelerde başlattıkları göçebe halkları yerleşmeye zorluyan kanunları kaldırmak)
Türkistan bölgesine yerleşen Rusları buradan uzaklaştırmak
20. asrın başında Alaş Orda otonom yönetimini kuran Kazak aydınları genellikle milli özgürlük ve bağımsızlık hareketinin failleri olarak gösterilirler. Yeri geldiğinde bu hareket Rus İmparatorluğu içerisindeki Türk-Müslüman özgürlük hareketlerinin bir parçası olarak değerlendirilir. Bunun nedeni Alaş Orda Hükümeti, 1919 yılında Bolşeviklerle anlaşarak faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmış ve Sovyet Hükümeti’ni desteklemeye başlamasıdır.
Bağımsızlık Kazak aydınlarının açık amacı değildi. 1917 yılının Haziran ayında Kazak aydınları Rusya federal cumhuriyeti içinde yüksek dereceli otonomi talep etmeye başladılar. Kısa zaman içerisinde tutumları daha da ılımlılaşarak, sadece Zemstvoların (seçimle gelen yerel idari kurullar) oluşturulmasını talep ettiler. Sürekli olarak savundukları iki amaç vardı. Bunlar Kazak halkının varlığının devam etmesi ve Ruslar ile diğer halklarla bir arada var olmasıdır. Başka halklarla bir arada var olmanın asimilasyona dönüşmemesi için Kazak aydınları, Kazakların kültür seviyesini yükseltmek için çaba harcadılar. Dolayısıyla onların hareketleri sadece politik değil aynı zamanda kültüreldi. Onlar her şeyden önce eğitimci ve şairlerdi. Alaş Orda hareketi başarısızlığa uğradıktan sonra, onlar gazeteci, şair, ilim adamı ve öğretmen olarak Sovyet rejimi altında faaliyetlerini devam ettirdiler.
19. yüzyılda ortalarında bazı Kazaklar Rus tarzı eğitim almaya başladılar. Bu insanlardan ilk modern Kazak aydınları ortaya çıktı. İlk başta az sayıda olmalarına rağmen 20. Yüzyılın başlarında hem Rus hem de Müslüman tarzı eğitimin yayılmasıyla aydınlar sayıca arttı ve sosyal, kültürel, politik hareketleri organize edebilecek miktardaki bir sosyal tabaka haline geldi. 1905 Rus Devrimi, Kazak aydınlarının hareketini aktifleştiren katalizördü. Devrimden sonra onlar kendi gazetelerini (Serke, Kazakstan, Kazak ve diğerleri ), dergilerini ( Aykap ve diğerleri ) yayınlamaya ve birçok kitap yazmaya başladılar. Mirjakip Dulatov ve Alihan Bökeyhanuli modern Kazak aydınlarının önderlerindendir.
Güçlü Kazak milli şuuruna sahip olan Dulatov Bütün milletlerin (etnik grupların) eşit yeteneklere sahip olduğu inancından yola çıkarak, aydınların kendilerini halka adamaları ve halk birliğinin sağlanması yoluyla Kazakların büyük milletlerle eşit seviyeye ulaşabileceğini düşünüyordu. Ayrıca kati olarak da Kazakların Rus (Avrupa) ve İslam medeniyetlerinden birçok şeyin öğrenmeleri gerektiği konusunda ısrarcıydı. Yazar, Kazak halkını dış medeniyetlerin unsurlarını kabul ederek kendisini yenileyen ve ortak geleceği paylaşan bir topluluk olarak görüyordu.
Bökeyhanov, Kazak kültürü ve sosyal yapısındaki İslam’dan kaynaklanan unsurları reddetmese de, Rus (Avrupa) medeniyetinden daha fazla unsurun öğrenilmesinden yanaydı. 1919’da o, Kolçak yönetiminin delegelerine açıkça: “Biz zapadniki (“Batıcı”) yiz… Gözlerimiz Batı’dadır. Biz oradan Rusya aracılığı ile, Rusya yardımıyla kültür alabiliriz” der. Aynı zamanda Bökeyhanov, Kazak geleneklerinin (özellikle adet hukukunun) korunmasından yanaydı. Bökeyhanov’un Kazak geleneklerinin ve Rus (Avrupa) medeniyeti ile kaynaşması yoluyla yapılacak aşamalı reformlardan yana olduğunu ve bu anlamda Valihanov’un varisi olduğunu söyleyebiliriz. Bökeyhanov’un yakın arkadaşı olan Dulatov’un:
Oyan, Kazak! Ve Bakıtsız Jamal’ı yazdıktan sonra aşamalı olarak fikirlerini değiştirdiği ve İslam ile şeriat konusunda daha az yazmaya başladığı görülüyor.
Kazak aydınlarının sakin bir durumda fikirlerini ve hareketlerini geliştirmeleri için pek zamanları olmadı. Önde gelen Kazak aydınları hükümetin seferberliği ertelemesini talip etse de, ayaklanmaya karşı bir tutum takındı. Şubat devriminden sonra Kazak aydınlarının çoğu Rusya’nın demokratikleşeceğini ummuştu ve Geçici Hükümet’in emrinde isteyerek çalıştılar. Ekim devriminden sonra 2. Kazak Genel Kongresi’nde (Kasım 1917) onlar, 15 Kazak ve 15 Kazak olmayanlardan oluşması düşünülen Alaş Orda otonom hükümetini kurdular. Bolşevik karşıtı Ruslar ile işbirliği yapmanın imkânsız olduğunu fark eden Alaş Orda liderleri aşamalı bir şekilde Sovyetlere katıldılar. Sonunda 1920 baharında Alaş Orda ortadan kalktı. Alaş Orda hareketi içinde bulunan yenilikçi ve iyi eğitimli Kazak aydınları 1927-1928 yıllarında tutuklanmıştır. Tutuklanan aydınlar ‘Sovyet karşıtı’, ‘halk düşmanı’ oldukları gerekçesiyle idam edilmiş ve ya hapishanede hayatlarını kaybetmişlerdir. 1991 yılında Kazakistan Bağımsızlığını ele geçirince, Alaş Orda mirasına yeniden sahiplenilmiş ve üzerine yoğun bir çalışma faaliyeti başlatılmıştır.
Siyasi ve medeni açıdan 20.yüzyılın başı oldukça karışık bir dönemdi. Kazak aydınlarının üç medeniyetle, yani göçebe, İslam ve Rus medeniyetleri ile ilgili tutumları şartlara ve şahsi fikirlere göre değişiklik göstermiştir. Her ne kadar fikir ayrışımı yaşansa da onların tek amacı Kazak halkının özelliklerini koruyarak dış medeniyetlerden öğrenmeye çalışmaları olmuştur. Alaş aydınları Kazaklarda modern eğitimin, yazılı dilin, tarihi araştırmaların gelişmesi için temel attılar.

https://orhaajans.com/Türkistanda-yenilik-harekatlarindan-alas-orda-harekati/
https://www.wikizeroo.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQWxhxZ9fT3JkYQ