Ayyıldız Kitap yayınevi tarafından 2022 yılının ilk aylarında yayınlanan “Azad Bek” kitabı ile “Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir”sözü bir kez daha doğrulanmıştır. Bülent Keskin tarafından kaleme alınan kitap, “Kuzey Afganistan Vilayetleri İslami Birleşmesi” adıyla kurulan ve Türkistan bölgesinin Türk birliği ile yönetilmesini isteyen bir Türk liderini anlatıyor. Öyle ki anne ve babasını rüyasında görerek annesinin evlilik sorusuna “Rusları yenip Afganistan’dan kovduktan sonra ailesinin uygun göreceği bir gelinle evleneceğini” söyleyecek ve 44 yaşında evlenecek kadar sözünün eri olan, kendini Türk Birliğine adayan bir insandır.
Yazar Bülent keskin, uzun araştırma ve okumaları sonucunda Afganistan diye bildiğimiz coğrafyanın bilinenin aksine nüfusunun neredeyse yüzde kırk beşinin Türklerden oluştuğunu, Afganistan’ın kuzeyi diye bildiğimiz yerlerin ise aslında Güney Türkistan olduğunu ısrarla vurgulamış ve 27 Mayıs 1997 tarihinde çok süpheli bir helikopter kazası ile örtülü suikast ile öldürülen bir “Türk Beyi”nin hayat hikayesini yazmıştır.
Okurken bazı bölümlerde soluğunuzun tıkandığını hissedeceksiniz. Özellikle oyuncak şeklindeki bombaların Ruslar tarafından Türk köylerine yakın yerlere konulması ve çocukların oynamak için evlerine götürmesi, oynarken patlaması sebebiyle Türk ailelerin öldürülmeleri insanlığın duyabileceği en kötü durumlardan birisidir diye düşüneceksiniz. Bunu ne insan hakkı ne de çocuk hakkı savunucuları dile getirmiş ya da sesleri dahi duyulmamıştır. Son Ukrayna-Rus Savaşında siviller konusunda yazılı veya görsel basında mağduriyet yaşayan kadın ve çocuklar üzerine çarşaf çarşaf yazı paylaşılırken nedense konu Müslüman ve özellikle Türk olunca bu topluluklardan ne yazık ki en ufak ses çıkmamasının şaşkınlık verici olduğunu göreceksiniz.
Rus komünizminin zalimliğinin eserleri Türk yurtlarında yıllardır sürmektedir. Kendi iç kavgalarımız ve dışardan gelen her esintinin Türkiye’de fırtına oluşturması nedeniyle yüzümüzü Türk yurtlarına dönememiş, bu durum Türk illeriyle bağımızın kopmasına ve en kötüsü orada yaşayanların bizi Rusya-Çin-İran’ın yaptığı menfi propaganda ile kötü olarak anmasına ve düşman bellemesine sebebiyet vermiştir. Ancak işin iç yüzünü ve hala Türkiye sevdası taşıyanların 1980’li yıllarda Kuzey Afganistan Vilayetleri İslami Birleşmesini kurması o bölgede bir umut ışığı olarak algılandı. Bu kitapta bölgeyi bilmeyenlerin önyargıların kırıldığını göreceksiniz hatta şaşıracaksınız.
Afganistan’da Ruslarla mücadelede mücahitlerden bahsedilirken Gulbettin Hikmetyar, Burhanettin Rabbani, Ahmet Şah Mesut gibi mücahid liderleri gibi isimler övgü ile göklere çıkarılır ancak hiç birinde Azad Bek Kerimi, İlmurat Argun, Aşur Pehlivan Abdulkerim Mahdum gibi Türk Mücahitlerden hiçbirinin adını zikredilmemesinin altında yatan gizli emelin bu coğrafyanın asıl sahipleri olan Türkleri yok saymak olduğunu bütün yalınlığıyla göreceksiniz. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF) in yaptığı yardımların yanında istihbarat örgütü gibi çalışmalarını hayretle okuyacaksınız. Türkiye’den giden bir tıp fakültesi öğrencisi doktor adayının Afganistan’da şehit düşmesi sonucu Türkiye gazetelerinde sanki Afganistan’da daha önce Türk şehit düşmemiş, böyle bir mücadele verilmemiş gibi “Afganistan’da Bir Türk Öldü” şeklinde tek sütunluk bir haber ile verilmesinin şaşkınlığı içerisine düşeceksiniz. Yağan yağmurun neden sarı yağdığını, ölülerin dans ettirildiğini, Hindikuş dağlarından elde edilen madenlerin emperyalistlerin eline nasıl geçtiğini göreceksiniz. Afganistan Türklerinin silahlı mücadelesinin maddi kaynaklarının nerelerden, hangi zorluklarla karşılandığını bulacaksınız.
Azad Bek Kerimi’nin Türkiye ziyaretindeki bölümde ise Türkiye Cumhuriyeti’nden destek almak için yaptığı görüşmeleri ve gösterdiği çabaları okuyacaksınız. Bu bölümde özellikle Azad Bek ile Alparslan Türkeş arasındaki görüşme son derece dikkat çekicidir. Bu satırlardan Başbuğ Türkeş’in bütün Türk yurtlarında ne kadar tanınıp sevildiğini de öğrenmek mümkündür.
Azad Bek’in hayatına son verilen, şehid edildiği 27 Mayıs 1997 günü gerçekleştirilen suikast olayı kitabın yazılmasının asıl sebebidir. Yazar, bu suikastı ayrıntıları ile yazarak Azad Bek’in şehadetinin tarihe mal olmasını sağlamış ve tarihî bir görevi yerine getirmiştir.
Sonuç olarak bu kitabı okumakla Türkistan coğrafyasında tanıtımının eksik olduğu görünen Afganistan’ı daha yakından tanıyacak, kitabı okuduktan sonra Afganistan’ın azadlığa giden yolda çekilen çileleri öğrenecek ve bu kitap 2022 yılına kadar neden önce yazılmadı diye hayıflanırken, kendiniz kitabın yazarı Bülent Keskin’e ise teşekkür eder bulacaksınız.
____________________________
