Gültekin ÖZTÜRK: Hoş Gelmedin Nisan Ayı
Hoş Gelmedin Nisan Ayı !
Gültekin ÖZTÜRK
1 Nisan benim doğum günümdür. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum.
Ancak Nisan öncesi yaşadıklarımız ve sonrası yaşayacaklarımızı düşünerek, Nisan ayının hiç de hoş gelmediğini ve iyi şeyler yaşamayacağımızı söyleyebilirim.
Nisan ayının bana ve milletimize hoş gelmediğini/güzel şeyler yaşamayacağımızı söyleme sebeplerimin sadece üçünden söz etmek istiyorum.
ÖZLÜYORUM/ARIYORUM
Başbuğum; Ülkücüler, 15 yıldır her 4 Nisan’da saygılarını/sevgilerini/ideallerine bağlılıklarını bildirmek için kabrine koşarlar ve rahmetle aziz hatıranı yâd ederler/ettiler.
Ne yazık ki sağlık sorunum sebebiyle Ülküdaşlarımın arasında ben yoktum. Ancak her zamanki gibi ruhum aziz hatıran önünde saygı duruşu ve dua için oradaydı.
Sizi, yaşadığım sürece saygıyla/sevgiyle/şükranla/özlemle arayacak, açtığınız Milli Ülkü Yolunda azimle yürüyeceğim.
Mekânınız Cennet, ruhunuz şad olsun!
ÜLKÜCÜLERE YAKIŞMIYOR
4 Nisan’da mezarının etrafında toplanan Ülküdaşlarımızda size karşı sevgi/saygı/bağlılığın olduğu kesindi ancak kendi aralarında aynı duyguların var olduğundan söz edilemezdi.
Manevi huzurunda kavgalar, tek başına mahcup kabir ziyaretleri, birbirini dışlayan duruşların dışa verdiği görüntü hiç de hoş değildi. Kabir ziyaretinden sonra söylenenleri/yazılanları hayretle/ibretle/izledim/dinledim ve okudum.
Maalesef bunlar Ülkücülere yakışan şeyler değildi, çok üzüldüm.
Ülkücüler bu bölünmüşlüğün/ayrılığın/düşmanlığın nedenlerini ve çözümlerini bulup, küskünlükleri/kırgınlıkları mutlaka ortadan kaldırmalıdır.
“Milliyetçi Hareket” bu çok parçalı görünümden kurtulamadığı, birleşmeyi/bütünleşmeyi sağlayamadığı takdirde kurda kuşa yem olmaktan kurtulamayacaktır biline….(1)
Yüce Rabbimden tek dileğim ölmeden 1978 Tandoğan’daki gibi, miting alanında olan/olmayan bütün Ülkücülerin tek vücut olduğunu tekrar görebilmektir.
NELER OLUYOR/TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
Gördüğüm/bildiğim kadarıyla 2012 Nisan ayı dünya ve Türkiye için çok önemli olaylara gebedir.
2012’de bölgemizde yaşanacak gelişmelerin Türkiye için hiç ama hiç hoş olmayacağını şimdiden söyleyebilirim.
Bugünden başlayarak dünya Suriye’yi, Irak’ı, İran’ı, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu petrollerinin yeniden paylaşımı meselelerini konuşacaktır.
Şu anda bu konularla ilgili gizli/açık pazarlıklar yapılmakta çetin çıkar savaşları başlamış bulunmaktadır.
1/10 Nisan tarihleri arası bu konularla ilgili yaşananlara baktığımızda haklılığımı gösteren dikkat çekici şu gelişmeleri görürüz;
– 5 Nisan günü Obama Beyaz Sarayda Barzani’yi kabul edip kurmayları ile birlikte saatlerce baş başa görüştü.
– 7 Nisan’da Tayyip Bey büyük pazar denilen Çin seyahatine çıktı.
– 8 Nisan günü İran/Türkiye restleşmesi başladı/sürüyor.
– 9 Nisan’da hakkında tutuklama kararı olan Irak’ın Sünni Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi aniden Türkiye’ye geldi.
– 9/10 Nisan tarihinde Suriye sınırımızdan çatışma ve sınır ihlali haberleri alındı. Dışişleri Bakanı Çin seyahatini yarım bırakıp yurda dönerken, Başbakan Suriye’ye müdahale sinyalleri verdi.
– 10 Nisan’da ateşkes için Suriye’ye verilen süre dolarken, Kofi Annan Türkiye’nin daveti üzerine Kilis ve Hatay’daki sığınmacı kamplarını ziyarete geldi. Belli ki Annan küresel vicdanı (!) devreye sokacak ve BM’den sınırımızda tampon bölgeleri kurulması kararı çıkartılacak.
– 10 Nisan akşamı Rusya Dışişleri Bakanı Suriyeli meslektaşı ile düzenledikleri basın toplantısında Suriye’ye herhangi bir dış müdahaleye karşı olduklarını açıkladı.
Peki, bütün bunlar bize ne anlatmalıdır ve ulaşmamız gereken siyasi sentez nedir?
Bütün veriler/açıklamalar/atılan adımlar ve yaşananlar gösteriyor ki sınırlarımızda yakılan ateş çemberinin içine her gün biraz daha girdik/giriyoruz.
Suriye sınırımızda başlayacak, süresi/alanı ve sonucu önceden kestirilemeyecek olan Ortadoğu bataklığına doğru yolculuğa, davulla zurnayla bayrama gider gibi hazırlanıyoruz.
Son durakta ise kıyamet…
Peki, bu kıyameti konuşan, konuşanı dinleyen, kurtuluş çaresi arayan/öneren var mı?
İran ile zıtlaşmanın faturası olan zamları, Türkiye’yi dönüştürmek için kabul edilen eğitim reformu garabetini konuşan yok!
Aç çocuklarını ısıtamadığı için intihar eden annenin dramına yoksullardan bile bir tepki yok!
Adi suç sınıfına sokularak üstü kapatılan Deniz Feneri ve benzeri nice soygunlara/yolsuzluklara dönüp bakan en azından bir protesto yürüyüşü bile yapan yok!
ABD adına parçalamaya çalıştığımız Suriye krizini, İran/Çin/ABD arasında yürütülen kuryeliği konuşan/tepki veren yok!
Dernekte “Nereye gidiyoruz/neler oluyor soran, sorgulayan yok ne olacak halimiz?” diye sordum.
Çoğu fakülte mezunu mürekkep yalamışlardan aldığım şaka ile karışık cevap başımıza gelen/gelecek olan her şeyi açıklıyordu:
“Bu konuları büyüklerimiz/ustalarımız konuşur biz dinleriz. Bizim çok daha önemli başka işlerimiz var….Baltalar elimizde uzun ip belimizde biz gideriz ormana, herkes işini yapsın arkadaş okeyyyy!” Halimiz bu ötesini ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Başbakan ne konuşulacağını, nelerin yazılıp çizileceğini hem de fırçasını atarak belirledi/belirtti.
“Siz 12 Eylül Paşalarını yargılamayı ve yeni anayasayı konuşun/tartışın oyalanın” dedi ve Çin seyahatine çıktı.
Türkiye sağcısıyla/solcusuyla bu emre/belirlenen gündeme uydu. Ankara Adliyesinde heyecanla mahkemeye gelmeyen/getirilemeyen 12 Eylül Paşalarını beklerken aralarında veya toplantılarda yeni anayasayı konuşuyorlar artık.
Yıllardır ısrarla söylüyor/ yazıyor/uyarıyorum: Hükümet, güdümlü ve bu sebeple problemli iç/dış politikalarını daha rahat uygulayabilmek için dikkatleri başka konulara kaydırmakta, doğabilecek toplumsal tepkileri önlemek için yapay sorunlar icat etmektedir.(2)
Yapılan tüm uyarılara kulak tıkayan/burun kıvıranlar bugün düşürüldükleri/düştükleri tuzağı fark etmiş, şaşkınlık içinde sağa sola yalpalamaktadırlar.
Herkesin dilinde aynı sözler “darbe yasa dışıdır, darbeciler kahrolmalı/asılmalı/kesilmeli, mutlaka hesap sorulmalı, yargılanmalıdır.”
İyi de 32 yıl sonra bir hukuk devletinde bu mümkün mü?
Diyelim ki mümkün….Peki, hangi hukuki esas/usulle ve nasıl yargılanacaktır?
İşte bunu doğru dürüst açıklayan yok çünkü oyun tam buradadır ve şeytan bu soruların cevaplarında gizlenmiştir.
Verilen cevaplar ister olumlu olsun ister olumsuz her durumda toplum kutuplaşacak/bölünecek ve her konuda olduğu gibi taraftarlar kavga çıkaracaktır.
Sonuçta ise oyun kurucu amacına ulaşmış, okyanusu zararsız geçmiş olacaktır.
Ne yazık ki muhalefet bugün Tayyip Bey’in bu oyununun ucuz figüranı olmanın utancını yaşamaktadır.
Tayyip Bey cebinden çıkardığı tavşanlarını masaya koydu, cambazını da ipe çıkardı. Her zamanki gibi herkese görmek istediğin göstermeyi, muhalefetin eline meşgul olacağı matruşkaları tutuşturmayı başardı.
Başbakan şimdi küresel işleri için küresel sermaye ile yurtdışında. “Han” denilen Çinli canilerinin soydaşım Uygurlara soykırım yaptığı ata topraklarında ve çok meşgul…“İran’ı/Suriye’yi boş ver, sen gel bize nükleer santral kur..” teklifi götürdüğü Çin ile nükleer pazarlıkta…
Ne diyelim imzaladığınız niyet anlaşması/anlaşmaları hayırlı olsun(!)
Tayyip Bey, Çin’de küresel işleri/sorunları çözerken eşbaşkanı/arkadaşı Obama da boş durmuyor Beyaz Saray’da önemli konuğuyla Yeni Dünya Düzeni Projesi ve bu projenin çok önemli bir parçasına son şeklini veriyordu.
ABD Başkanı, Barzani ile her konuyu görüştüklerini ve tam bir mutabakata vardıklarını ortak basın toplantısında dünyaya duyurdu.
Obama senaryosunu yazdığı küresel oyunun Mezopotamya sahnesini örtülü de olsa açıkladı;
Barzani’nin ABD’ye kayıtsız şartsız bağlı kalacağına dair hem sözlü hem yazılı sadakat anlaşması yaptığını ve uzun süredir toplanamayan Kürt Konferansının artık toplanabileceğini açıkladı.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’da “Iğdır’dan Hatay’a kadar Türkiye sınırı Kürdistan olacaktır” diye bu anlaşmayı ilan etti.
Büyük ihtimalle 2012’de Türkiye’nin müdahalesiyle Suriye bölünecek, güney sınırımızda Kuzey Irak/Kuzey Suriye Kürdistanı diye iki ayrı özerk devlet veya Birleşik Kürt Federasyonu adıyla tek devlet olarak ilan edilecektir.
Anlaşılıyor ki Suriye’ye girildiği gün, halen süren Kürt İsyanı kentlere yayılacak Suriye’dekine benzer bir senaryo devreye girecektir.
Ve sonrası malum “ Hoş geldin Türkiye Kürtleri ve Kürdistanı ”
Muhalefet Tayyip Beyin tavşanlarının cinsiyetini tartışıp cambazının ipten düşmesini beklemeye devam ededursun Başbakan yakında yeni tavşanlar ve cambazlarla yurda döner.
Ve hiç merak etmeyeniz Suriye’ye de girer, herkesin ne yapacağını, nasıl davranacağını da söyler.
Çünkü biz butik değil büyük devletiz ve başımızda da büyük bir usta var..
Tayyip Bey’e kuvvetli bir alkış zira bunu fazlasıyla hak ediyor.
Çok yaşa Büyük Türkiye, çok yaşa büyük Usta !
——————————————————————————————
(1) Başbuğun kabrinde, İstanbul’daki mezuniyet töreninde vb. Ülkücüler kavga yapıyor.
Bu kavgaları davamız için mi yoksa post için mi yapıyorsunuz?
Neyin kavgasıdır bu bilelim? Davamız içinse bilesiniz ki kader arkadaşları kavga etmez!
Yok, post kavgası yapıyorsanız bu bizde olmaz/yakışmaz! Derhal “ülkücü” kimliğinizi terk edip başka mekânlara gidiniz.
Bir kavga da Türk Ocaklarında.. Genel Başkan Nuri Gürgür’ün TEPAV kurucularından olduğu açıklandı ve yalanlanmadı. Küreselcilerin Türk’ün Ocağında işi ne diyen Ülkücüler de haklı olarak isyan etti ve yönetim kavgası başlattı. Her iki kavgada Ülkücülerin lehine bitirilmelidir.
TEPAV adlı kuruluşun küresel güçlere hizmet ettiği, yaptığı çalışmalardan bilinmektedir.
Nuri ve Orhan Beylerin “Kürtçülük” karşısındaki pasif tutumları ve açılıma verdikleri destek
Herkesin malumudur.
Türk Milliyetçiliğine karşı olduğunu ilan etmiş AKP’ye, onun Referandumuna “evet” oyu için
gayretleri de bilinmektedir.
Türk Ocağını cemaate teslim planları çerçevesinde yapılanlarda aşikârdır.
Genel Başkan ve sekreterin bu durumu/tutumları Türk Milliyetçilerini hem üzmekte hem
öfkelendirmektedir.
Umarım Türk Ocaklarının 14 Nisan günü yapılacak Genel Kurulunda, Türk Milliyetçisi delege
Ülküdaşlarım, sen/ben kavgasına girmez de bizi üzen/öfkelendiren bu duruma son verirler.
(2) http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi46515-Yok_Oyle_Racon_Kesmek.html
http://www.yozgathaber.com.tr/haberdetay.asp?ID=21344
http://ulkucuyazarlarbirligi.org/?author=20
http://www.aydinlihaber.com
http://www.altayli.net/articles.php?article_id=2341
http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazari213-_GULTEKIN_OZTURK.html