Erol GÜNGÖR: HEM ZALİM, HEM “MAZLUM” (!)
HEM ZALİM, HEM “MAZLUM” (!)
Erol GÜNGÖR
4 Temmuz 1982 / Millet
İsrail’in Lübnan’da Müslümanları toplu halde katlederken kendi memleketinde bir “soykırımı” konferansı toplaması ve orada bir toplumu toptan ortadan kaldırmak için yapılan hareketleri tel’in etmesi karşısında «Ey gören gözler, bakın ve ibret alın» demekten başka çaremiz yok. Fakat dünyada böyle bir garabet hiç görülmüş değildir. Hasmının kanlı cesedi üzerine basarak insan hayatının değeri ve cinayetin kötülüğü hakkında nutuk çeken bir kaatil tarihte yoktur.
Soykırımı ve katliam denince herkesin aklına ilk gelen Yahudilerdir. Çünkü dünya yahudiliği kendilerinden başka zulüm gören bir millet yokmuş gibi herkesin hafızasına Nazi Almanyasının zulmünü silinmez bir şekilde kazımayı başarmıştır. Bu propagandanın dünya kamuoyunda yarattığı intibaa göre dünyanın en kanlı diktatörü Hitler, en mazlum halkı da yahudilerdir. Bu propaganda öyle ustalıkla, öyle yoğun bir şekilde işlenmiştir ki, bugünkü Alman halkı bile üzerinde ağır bir suçluluk yükü taşımanın sıkıntısı içindedir. Nice insan, yahudiler hakkında en ufak bir söz söylemeye kalktığı takdirde üzerine lanetler yağacağından korkarak ağzını tutmak zorunda kalmıştır.
Bizim Türk milleti olarak bu konuda çekinecek hiç bir şeyimiz olmadığını en iyi yahudiler bilir. Çünkü dünyada yahudilerin yaşayıp da yahudi düşmanlığının doğmadığı tek ülke Türkiye’dir. Türkler yahudilere zulmetmek şöyle dursun, onları İspanyol engizisyonunundan kurtarmış ve kendi ülkelerinde yer vermişlerdir. Buna rağmen siyonizm davası ortaya çıktıktan sonra yahudilerin Türkiye ve Türkler aleyhinde Avrupa kamuoyunda nasıl iğrenç propagandalar yaptıklarını biliyoruz. Buna rağmen Türkiye’de yine bir yahudi düşmanlığı uyanmamıştır. Mamaafih unutulmamalıdır ki yeryüzünde ırkçılık yapmamış ve yapmayan tek millet Türklerdir.
Yahudilerin Lübnan katliamından sonra kendileri hakkında şimdiye kadar anlattıkları ister istemez yeniden gözden geçirilecektir, çünkü yahudiler bu konuda artık “inandırıcı” olmaktan çıkmışlardır. Bir tarafta katliam yaparken öbür tarafta katliamı tenkid edenler inandırıcı olamazlar. O halde yahudilerin kendi uğradıkları zulümler hakkında yalan söylemiş oldukları düşünülemez mi? İnsan bir defa propagandanın ağır etkisinden kurtulup da müstakil düşünmeye başlayınca hemen görebilir ki, Almanların yahudilere yaptıkları asılsız olmamakla birlikte bu konudaki abartmalar gerçek yapılanların en az on katıdır. Yahudi kurnazlığı “Anne Frank’ın Hatıra Defteri” diye defterler uyduracak kadar işlemiştir, ama her yalanın bir sonu vardır ve kırk yıldır söylenenler yavaş yavaş yeniden ele alınıp yeni bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Kimbilir, belki Arap ülkelerinin para gücü de bu yolda kullanılarak “Müslüman soykırımı” bütün dünyaya anlatılır, böylece hiç değilse yahudinin “mazlumluk” imtiyazı olsun ortadan kalkabilir.
Unutmadan söyleyeyim, başkalarının kendisine zulüm yaptığını vehmederek aynı şeyi onlara yapmaya kalkmak en ağır akıl hastalığı arazlarından biridir.