# Etiket
#GÜNDEM

Alparslan TÜRKEŞ: “Ülkücü, Ülkücünün Öz Kardeşidir.”

ÜLKÜCÜ TEKNİSYENLERE *

Alparslan TÜRKEŞ

Milletimizin tarih boyu geleneği, insanlığa hizmet, yeryüzünde insanlar arası adaletin lekesiz bir şekilde tecelli ettirilmesi, insanlar arasında kardeşçe münasebetlerin geliştirilmesi ve karşılıklı yardımların sağlanması esasına dayanmıştır. Bu Türk milletinin tarihi misyonunu da teşkil etmiş olan bir gelenektir. Türk milletinin tarih içerisinde meydana getirdiği büyük medeniyetler, kurmuş olduğu büyük teşkilât ve devletler,bu misyonu kendilerine nihai hedef yapmışlardır. Türk milliyetçiliği ve Türk milletinin kendi millî davalarının çözümü bu sebepten daima’ insanlık için yararlı olmuştur. Daima insanlık için büyük bir destek sağlamıştır ve yeryüzünde bütün insanların ıstıraplarını giderici olmuştur. Bu sebeptendir ki, yeni çağların başında Avrupada Protestanlığı yeni bir mezhep olarak getirmiş olan Luter, Türklerin adaletini methetmiş, Türklerin Almanya’ya da gelmesini, Almanya’ya da el atarak ordaki insanların baskılardan, manevî esaret zincirlerinden kurtarılarak hürriyete, adalete kavuşturulmasını temenni etmiştir.

Bugün de milletimiz olumlu bir faaliyetin başlangıcı içindedir. Bu olumlu faaliyet, ülkücü faaliyetler, gelişmelerdir.

Milletimizin tarih boyu son 300 yıl içinde uğramış olduğu yenilgiler ve felâketler batı dünyasında teknik alanda meydana gelen gelişmelerin yolumuzda bulunmamasının neticesi olmuştur.

İNSANLARIN KÖLELİĞİNE KARŞIYIZ

Muhterem Arkadaşlarım.

İnsanları insanlıktan uzaklaştıran en tiksindirici tutum, insanların diğer insanlara köle olmasıdır. İnsanların köleliğe boyun  eğdirilmesidir. İnsanları insanlıktan çıkaran en çirkin şey insanları köleliğe sürüklemektir.

Milletimizin çok şerefli diğer bir geleneği de millet olarak köleliği hiç bir zaman kabul etmemiş olması ve başkalarının da köle edilmesine razı olmamış bulunmasıdır.

İnsanları köleliğe, götüren sebeplerin başında, insan topluluklarının yeterli gayreti, çalışmayı göstererek millî varlığa sahip olmaması gelir. İnsanların yoksulluğu bir nevi köleliktir. Köleliğe yol açan başlıca sebeptir. Yoksulluktan korunmanın çaresi insanların kendi alınteriyle yaşar, kendi gücüyle ayakta durur bulunmasıdır. Türk milletinin yüzyıllarca uğradığı felâketlerin arkasındaki sebep de budur. Teknikte geri kalmış olmasının yol açtığı yoksulluk, üretim azlığı, teknikte ileri gidenlerin kol gücüne karşı, canlı mahlûk gücüne karşı, teknik sayesinde meydana getirdikleri üstün makine gücünü kullanarak üstünlük sağlamaları ve bunun kendilerine verdiği üretim gücü ve bunun sonucunda elde ettikleri zenginlik ve varlıktır.

Türk milletinin geri kalmışlığının ana sebebi de budur. İleri gitmiş batı dünyasının görünüşüne aldanarak, onların dış görünüşünü taklit ederek aradaki farkı kapatacaklarını sanmışlardır. İşte Ülkücülerdir ki, Türkiye’deki bu ana meseleleri tesbit etmişler ve millet hayatında bu güne kadar çıkmaz bir yol olarak kabul edilmiş olan taklitçiliği başkalarının kapışma sığıntı olmak, başkalarına yalvarmak, avuç açmak, merhamet ve şefkat dileyerek onlardan sürünme mahiyetinde hayat idamesi müsaadesini koparmayı öngören zihniyyeti yere çalmak ve onun yerine Türk Milletinde çok eskiden beri var olan enerjiyi harekete geçirmek; kaabiliyetleri ve zekâyı harekete geçirmek, bunu modern ilimle, teknikle birleştirmek, kendi almmızm teriyle, kendi el emeğimizle kendi kafamızın bilgisiyle modern ilme, modern tekniğe dayalı büyük Türkiye’yi kurmak ve bu güne kadar fakirleşmemizi, düşkün olmamızı, geri kalmamızı meydana getirmiş olan sebebi ortadan kaldırmak yani; otomasyona dayanan, modern teknik, standart, çok üretim yapan bir toplum haline gelmek davasını bir bayrak olarak Türk milletinin hayatında dalgalandırmış bulunuyorsunuz.

ÜLKÜCÜ TEKNİSYEN

Siz Ülkücü Teknisyenlersiniz… Türk milletinin; modern dünyadaki mücadelesinin başarısı Ülkücü teknisyenlerin gayretiyle mümkün olacaktır. Ülküsüz teknisyenler Türkiye’nin kalkınmasında bugüne kadar yararlı hiç bir şey yapamamışlardır, hatta yabancı ülkülere satılmış olan, yabancı ülkülerin kölelik zincirini boynuna takmış olan teknisyenler, bugün Türkiye’nin batması yolunda en yıkıcı faaliyetleri yürütmektedirler, bu yıkıcılığın içinde yer almışlardır. Ülkücü Teknisyenler! Türkiye’nin fakirlikten, gerilikten, modern tekniğin meydana getirdiği üstün makine gücünün ezici baskısı altında, kol gücü hayvan gücüyle hareket eden ve bu güçle sağlanan, basit, eski, doğulu üretimin sebep olduğu güçsüzlüğü gidererek Millî Ülkünün önderliğinde millî tekniği geliştirerek, modern millî tekniğin kuracağı makine gücüne dayanan bir millî standart, otomasyona dayanan kitlevi büyük üretimi sağlayarak, İktisadî esaret zincirlerini parçalayıp Türkiye’yi başkalarının pazarı olmaktan kurtarma hareketi sizinle başlamıştır, sizinle zafere ulaşacaktır.

SOSYALİST GERİ ZEKÂLIDIR

Bir takım kekemeler, bir takım mirasyediler, bir takım kendine güvenemeyen, ancak selâmeti 3. Sosyalist Enternasyonale marş marşla katılmakta görenler, ülkücülüğün asâletini, Ülkücü Hareketin Türk milletine açtığı parlak ufukları hiç bir zaman anlayamayacaklardır. Ama ülkücüler, Türk milletinin bu güne kadar ıstırap, bu güne kadar fakirlik, bu güne kadar horlanmak, aşağı görülmek şeklinde tezahür eden kaderini bundan sonra kendi alın teriyle, dünya medeniyetine katkıda bulunarak, o medeniyete ortak olma hareketi halinde geliştirecekler, bütün dünyanın hayranlık duydukları, hayret’ ettikleri yeni bir Türk mucizesi meydana getireceklerdir.

KENDİNİZİ İYİ TANIMANIZI İSTİYORUM

Bu görevlerinizi derinden duyarak hareket eden genç Anadolu çocukları olduğunuzu, genç aydınlar olduğunuzu, gerçek ülkücüler olduğunuzu biliyorum. Sizin de kendinizi iyi tanımanızı, memleketimizi iyi tanımanızı, dünyayı iyi tanımanızı çok yararlı sayıyorum. Dünya bir mücadele içindedir, her millet kendi görüşünü hakim kılma, başka memleketleri kendi maksadı için, kendi menfaati yönünde imkan olduğu nisbette azami şekilde, sömürme, kullanma faaliyeti içindedir. Kendini bilen her milletin bu faaliyete karşı kendisini koruyarak kendi iradesini saydırır hale gelmesi lâzımdır. Türk milleti kendi iradesini bu mücadelede geçmiş tarihi asırlarda olduğu gibi, mutlaka saydıracak hakim duruma getirecektir. Türk milletinin iradesi yalnız Türk milletinin insan haysiyetiyle yaşatılması, yükseltilmesi gayesini güden bir irade değil, aynı zamanda Türk milletinin yükseltilmesi, yaşatılması iradesinin, Nizâm-ı Âlemi sağlama, diğer insanların ıstıraplarını giderme, diğer insanlara yardım sağlama ve bütün dünya üzerinde lekesiz, gölgesiz bir adalet meydana getirme yönünde geliştirmeye yönelmiş bir iradedir. Bundan sonra da Türk Ülkücülüğünün yönü bu yöndedir. İftiralar ne olursa olsun, nasıl anlatmak isterlerse istesinler Türk milletinin gücü, enerjisi daima bu şekilde tezahür etmiştir, bu şekilde gelişecektir. Bu şekildeki harekete, Milletimizin kalbinde mutlaka büyük sevgi ve büyük destek bulacağımızdan eminim. Bunun üstünde Cenab-ı Allah’ın daima bizi destekleyeceğinden eminim.

EN HAKLI DAVA BİZİMDİR

Fikir, ülkü ve dava bakımından en güçlüyüz. En asil fikirler bizim fikirlerimizdir. En meşru, en haklı dava bizim davamızdır. Biz dünyanın asil, şerefli, aynı zamanda mazlum bir milletinin davasını, onun haklarını çiğnetmeme davasının, onun boynuna esaret zincirini geçirmeme davasının, onun köleliğe sürüklenmesini önleme davasının sahibiyiz. Bu kadar yüksek, bu kadar asil hedefleri olan başka bir dava düşünülemez. Bir hareketin gücü, bir düşüncenin gücü böyle asil hedeflere dayanmasındadır. Onun için davamız, ülkümüz, Türkiye’de olsun dünya üzerinde olsun en güçlü fikir, en güçlü davadır. Bundan emin olarak, bunun heyecanıyla dolu olarak bunun bize yüklediği vazifeleri hakkıyla yapmaya gayret etmeliyiz. Onun şuuru içinde olmalıyız. Onun cesareti içinde olmalıyız. Her zaman söylediğim bir hususu sizlere tekrar etmeyi yararlı sayıyorum. Türkler olarak milletimiz cesurdur; millet için, vatan için, yüksek davalar için, idealler için gerektiğinde canım feda etmekten çekinmeyecek kadar cesurdur. Fakat bu kadarı yetmiyor. Yaşadığımız bu günlerde bu kadarı yetmez. Bundan daha ileri bir cesaret göstermek mümkün mü?… Mümkündür!

DEDİKODULARA KARŞI DA CESUR OLACAKSINIZ

Daha ilerisi şerefleriniz aleyhine; namusunuz aleyhine, haysiyetiniz aleyhine uydurulan iftiralara karşı, tertiplere, suikastlere karşı da cesur olacaksınız. Dedikodulara karşı da cesur olacaksınız. Çünkü Türk milletini esir etmek, Türk milletini parçalayıp tarih sahnesinden silmek isteyen meş’ûm fesat hareketleriyle, yıkıcı hareketlerle karşı karşıyayız. Yıkıcılar Türk milletini yaşatmak isteyenlere karşı çok, amansız, zalimdirler. Her çeşit iftirayı, her çeşit alçaklığı reva görmektedirler. Bunlara karşı çelik sinirli olacaksınız. Sabırlı olacaksınız, soğukkanlı olacaksınız, ve ilmi önder yaparak ülkünüzü gönlünüzün güneşi yaparak, akıllı olarak, aklınızı kullanarak yolunuzda yürüyeceksiniz. Her zaman olduğu gibi bu mücadelede akıllı hareket etmeye muhtaç ve mecburuz. Bunu herkesten , çok sizlerin anlamış olduğunuzdan eminim. Fakat tekrarını yararlı sayıyorum. Davanızı her yerde anlatınız, öğretiniz. Türk milletinin karşılaştığı tehlikelerden sıyrılabilmesi, her şeyden önce teker teker bütün vatandaşlarımızın tehlikeleri öğrenmesine ve bu tehlikelere karşı nasıl hareket etmek icap ettiği, neler yapması icap ettiği hakkında bilgi sahibi olmasına bağlıdır. Bundan hiçbirimiz yorulmamalıyız. Bunu, köyde, şehirde, sokakta, evde her vatandaşa anlatmaya çalışmalıyız. Türk milletinin kurtuluşu buna bağlıdır. Yeryüzünde bugün yaşayan 120 milyon Türk’ün biricik bağımsız devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin yaşayabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın bunları öğrenmesine, bunlara karşı ne yapacağını anlamasına bağlıdır. Bir göreviniz, bir görevimiz eğitimdir, öğretmektir. İsterseniz buna propaganda da diyebilirsiniz. Gerçekleri anlatma da diyebilirsiniz. Fakat en önemli bir vazifedir. Türkiye’yi parçalamak istiyorlar. Bu gün özbe öz bizim kardeşimiz olan, bizim soyumuzdan kanımızdan olan insanların yaşadığı doğu bölgesinde, ayrı bir devlet kurma kışkırtmaları görülmektedir. Bundan hepimiz, hepiniz haberdarsınızdır. Tarihimizin hiç bir devrinde bu derecede milletimizi parçalama hareketleriyle karşılaşılmamıştır. Ve bu yıkıcı, bu parçalayıcı ihanet hareketlerine karşı bu derecede zayıf bir idare, bu derecede umursamaz bir aydın takımı görülmemiştir. Bunlara karşı hizmetimizin başarılı olması için bir an önce dikkatlerinize sunduğum gibi en tesirli tedbir vatandaşlarımızı eğitmektir, vatandaşlarımızı haberdar etmek ve çaresini de onlara anlatmaktır.

ÜLKÜCÜ, ÜLKÜCÜNÜN ÖZ KARDEŞİDİR

Muhterem Arkadaşlarım,

Bütün bunların tesirli, başarılı olması için kendi içimizde birbirimize sımsıkı sarılmak, tam birlik beraberlik halinde, derin bir sevgi, saygı halinde birbirimize kenetlenerek, “Ülkücü ülkücünün öz kardeşidir, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” parolasıyla hareket edeceğiz.

Bu birliği yıkmak, parçalamak istiyorlar, bunun için içimize çeşitli geçimsizlikler sokmaya, dedikodular yaymaya, bizi bin parçaya ayırıp birbirimize vurdurmaya, tozumuzu birbirimize savurtturmaya çalışıyorlar. Yüksek anlayışla, ülkücülüğümüzle bunlara fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğimizden eminim.

Muhterem Arkadaşlarım,

Hedefi iyi bilmeliyiz. Davayı iyi kavramalıyız. Hedef, Türk Milleti’nin birliğini koruyarak, toprak bütünlüğünü koruyarak, Türkiye Cumhuriyetini koruyarak, en kısa zamanda ilimde, teknikte en yüksek seviyeye çıkarmaktır; ahlâkta, maneviyatta en yükseğe çıkarmaktır. Sanayileştirmek, çok üretim yapar duruma getirmek ve kendi gücüyle ayakta duran, sözünü dünyanın her yerinde saydıran güçlü, Büyük Türkiye’yi meydana getirmektir. Bu hedefe varmada ele geçirilmesi icap eden ara hedef vardır, bu ara hedef ülkücülüğün iktidar olmasıdır. Türkiye’nin iktidarının ülkücülerden oluşmasıdır. O halde bunu sağlayacak mekanizmayı, bunu sağlayacak makineyi, teşkilâtı tanımak, onu desteklemek, onu geliştirmek göz önünden uzak tutulmayacak olan bir meseledir.

(*) Ülkü-Tek 3. Genel Kurulunda yapılan konuşmadır.

Leave a comment