Dr. Ahsen Batur: Türklerde Ak ve Kara Kelimeleri Üzerine
Türklerde Ak ve Kara Kelimeleri Üzerine
Dr. Ahsen Batur
Bildiğim birkaç yabancı dilden dolayı emin olarak söylüyorum ki, hemen hemen bütün halkların dillerinde herhangi bir harfle başlayan kelimeler, o halkların sözlüklerinde en fazla yer tutarlar.
Bu durum Türkler için de geçerlidir ve Türklerin özellikle etnik adlar, dağlar, akarsuların isimlendirmesinde en fazla kullandıkları kelimeler “k” ile başlayan kelimelerdir.
Buna karşılık Türkler “r” harfine yabancıdırlar ve Türkçede “r” ile başlayan hiçbir sözcük yoktur. O yüzden Anadolu insanı Ramazan yerine Iramazan, Recep yerine İrecep derler vs. Türkçede “r” harfiyle başlayan bütün kelimeler bize başka dillerden geçmiştir.
Türkçede etnik adlar, dağ, akarsu gibi hidronim ve toponimler arasında “k” ile, onun da “kara” ile başlayanları en fazla yer tutan kelimelerdir. Örneğin Rus Türkologlardan L.N. Lezina ve A.V. Superanskaya’nın hazırladığı “Bütün Türk Halkları” adlı onomastika sözlüğünde 400 Türk boy, oymak ve obasının adının başında “Kara” kelimesi yer almaktadır. Karakoyunlu, Kara Avşar, Kara Bahşilü, Kara Baldır, Kara Bolgar, Kara Tatar, Kara Kidan, Kara Budak, Kara Kurdlu, Kara Kanlu vs.. gibi yüzlerce oymak ve oba adı saymak mümkün.
Buna karşılık “kara” kelimesinin antipodu olarak “ak” ile başlayan kelimelerde de bir yoğunlaşma dikkati çekmektedir. Ak-Tatar, Akkoyunlu, Ak-Hun, Ak Kulak, Ak Kanglı, Ak Beylü, Ak Çuvak.. gibi yüzlerce oymak ve oba adları sayılabilir.
Peki acaba hiç düşündük mü? Türkler “kara” ve “ak” sözcüklerini neden bu kadar seviyor ve bu kadar çok kullanıyorlardı? Bunun herhalde en başta gelen sebebi, bu kelimelerin bildiğimiz beyaz ve siyah anlamları dışında daha başka meziyet, üstünlük ve alçaklık anlamları içeren manalara sahip olmasıdır.
Bugün bizler “kara” kelimesini özellikle “kara haber”, “kara gün”, “kara yüzlü” ibarelerinde olduğu gibi, hep olumsuz anlamıyla kullanıyoruz. “Ak” kelimesi de öyle. Ama atalarımız bu kelimelere çok başka anlamlar yüklemişlerdi ve belki de bu iki kelimeyi bugün bizim kullandığımız anlamlarıyla çok daha az kullanıyorlardı.
“Kara” kelimesiyle başlayalım. Bu sözcük Türklerde yön belirlemek için kullanılıyordu. Karadeniz =Kuzey Denizi; Akdeniz= Güney Denizi. Demek ki atalarımız “kara” kelimesini “kuzey”, “ak” kelimesini “güney” anlamında kullanıyorlardı. Dolayısıyla Karakoyunlu ve Akkoyunlu kelimeleri etnik tanımlama olarak “Kuzey Hunları” ve “Güney Hunları” anlamındadır.
Yoksa bazı safdillerin doktora tezlerinde işledikleri gibi, halk etimolojisine dayanarak, Karakoyunlular için “Bu kabilede bütün koyunlar kara idi ve ak renkli koyunlara rağbet etmezler, bu yüzden onları hemen keser ve yok ederlerdi.” yahut aksi gibi saçma tezler ileri sürmeleri ancak gülünç şeylerdir.
Bilindiği gibi Hunlarda resmi protokollerde hakan veya yabgu nezdinde en itibarlı yer sol taraf, Gök-Türklerde ise sağ taraftı. Göktürklerden sonra Selçuklular, Karahanlılar, Harezmşahlar, Osmanlılar, Timuriler ve diğer Türk devletlerinde de hep bu protokol kuralı geçerli olmuştur. Örneğin Timur, misafirlerini daima sağ tarafına oturturdu ve sol tarafı hep kadınlara tahsis edilmişti. Bunun sebebi Gök-Türklerin yön olarak doğu ve batıyı, Hunların ise kuzey ve güneyi esas almalarıydı.
Hunların Çin kaynaklarında geçen adı “Hyung-nu”dur ki, Türkologlar bu kelimeyi “koyunlu” olarak çözmüşlerdir. Kara ve Ak’ın “kuzey” ve “güney” anlamına biraz önce işaret ettik. O halde Karakoyunlu ve Akkoyunlu kelimelerinde koyun rengi aramak saçmalıktan başka bir şey olamaz. Kaldı ki, bu iki kabilenin Türkistan’da geride bıraktıkları bâkiyeleri hâlâ vardır ve onların adı “Kara-koylu” ve “Ak-koylu”dur. “Koylu” “koyunlu” demektir.
Kara kelimesinin bir diğer anlamı “güçlü” demekti. Karahan kelimesi de “güçlü han” anlamına geliyordu ki, Karahanlılar devletine onların kullandıkları lâkap sebebiyle bu isim verilmiştir.
Mesela Hazarlarda bir kabilenin adı Kara-çur’du. Çur, çor veya çura “kahraman” demektir. Ama bu kelime daha sonra bildiğimiz “siyah” anlamında da etnik tanımlamalarda kullanılmıştır ki, Karakalpak bu konuda verilecek en güzel örneklerden biridir.
Tuhaftır ama, atalarımız aynı kelimeye tahkir anlamı da yüklemişler. Gök-Türk kitabelerinde geçen “kara bodun” ifadesi “vergi ödeyen sıradan halk” anlamında kullanılmıştır. Aynı kelime bir de “bağımlı”, “bir başkasının gölgesine sığınan”, mecazi olarak “küçük”, “zayıf” anlamı da ifade ediyordu. Örneğin Kara-Kitay veya Kara-Kitan dediğimiz halk, Çin’de büyük bir devlet kurmuş olan Kitaylardan kopma bir halktı ve onlara bağımlıydı.
Türkişler iki kola ayrıldıklarında birinin adı “Kara-Türkiş”ti. Kırgızlardan kopan ve ayrı yaşayan bir grup Kırgız’a “Kara-Kırgız” denilmekteydi ve burada “kara” kelimesi kesinlikle bu Kırgızların rengine işaret etmek için kullanılmıyordu. Türk tarihinde daha bunun gibi daha yüzlerce örnek vardır.
Buna karşılık “ak” kelimesine “güney” anlamının dışında üstünlük, yücelik anlamı yüklenmişti. Nitekim Türkistan Türkçesinde “ak süyek”, “kara süyek” ifadeleri vardır. “Ak süyek”, hakim sınıf, zâdegân sınıfı, asil tabaka, soylu, beyzâde anlamındadır.
Kara süyek ise “tebaa” anlamında kullanılıyordu. İngiltere’deki Lordlar Kamarası ile Avam Kamarası’nın bir türü.
Timurîlerin saltanatını yıkarak Türkistan’ı hâkimiyet altına alan Altın Orda’nın Rus kılıç artığı Şeybanîler zamanında bu “ak” kelimesi yerini “taze” kelimesine bıraktı. Böylece Türkistan’da “Özbek” ve “Taze Özbek” kelimeleri ortaya çıktı. Altın Orda’nın bakiyeleri olarak Türkistan’a gelen Kıpçak-Moğol karışımı Tatarlar kendilerini yerli halktan ayırmak için “taze Özbek” sıfatını kullanmaya başladılar. Yerli halktan kız alıp vermediler. Çünkü onlara göre yerli halkı teşkil eden “Özbek”ler, kara bodun, kendileri ise asilzade sınıfıydı. Bu kelime 1936 yılına yani “sınıf farkları”nı ortadan kaldıran sosyalist rejimin çıkardığı kanuna kadar kullanıldı. Bugünkü Özbekistan’da Özbekler Tatarları, ama özellikle Kazan Tatarlarını hiç sevmezler ve onlar için “Tatardan dostun varsa, baltanı yanında hazır tut!”; “Dokuz kaytar Tatar”; “Bir Tatar kadınla altı ay evli kalan erkek, doğrudan cennetliktir” gibi ifadeleri sık sık kullanırlar. “Dokuz kaytar Tatar” “Dokuz defa dininden dönen Tatar” anlamındadır.
Buna rağmen bir gün bir Özbek kadın bana “Ben Taze Özbeğim, kızımı da ancak bir Taze Özbeğe veririm.” demişti. Kendisine “taze Özbek” kelimesinin ne olduğunu, nereden geldiğini izah ettiğimde “tüf, tüf!” deyip yakasını silkeleyerek gitti.
Anlaşılan cehalet orada da bizdeki gibi diz boyu idi.
İşte “ak” ve “kara” kelimelerinin bir anda aklıma getirdikleri bunlardır.
Türk tarihiyle ilgili bu bilgileri sizlerle paylaşmak istedim, o kadar.