# Etiket
##GENEL

Gültekin ÖZTÜRK: Yok Öyle Racon Kesmek

 Yok, Öyle Racon Kesmek

 Gültekin ÖZTÜRK

Rahmetli anam, “mağrur olma oğlum senden büyük, ondan da büyük Allah var!” derdi.

Allah uzun ömür versin babam da anamı destekler, “Bak oğlum; Adımlarını hesaplı at. Şeytan ile anlaşma yapılmaz. Gurur şeytani bir histir, iflah etmez” derdi.

Dün/bugün ülkeme, yaşadıklarımıza baktıkça, onların bu sözleri kulaklarımda çınlar.“haklısınız anam/babam” derim. Bugün yaratılan bir küresel kahramanın içine düştüğü/düşürüldüğü duruma bakarak o mübarek insanlara hak vermemem mümkün mü?

 

Yeteneklisin, iyi hatipsin, iyi bir ekibin var. Küresel güç ile de buluşturuldun. “Ruhunu verip, gönüllü köleliği kabul edersen, sana hayal bile edemediğin şeyleri verebiliriz” dediler. Her şeyi kabul ettin/anlaştın. Anlaştın/kabul ettin ki, sonuçta küresel oyuncu oldun. Oldun, olmasına da, ruhunu şeytana verdikten sonra kafana göre racon kesemezsin. Küresel takımın başkanına, teknik direktörüne ve çalıştırıcısına karşı gelemezsin.

Küresel Oyun stratejisi için taktik önerebilirsin. Ancak asla belirleyici olamazsın.

Sen oyuncusun arkadaş, çıkar sana söylenen, öğretilen oyunu oynarsın. Oyun içinde çalım, şut atarsın, istediğin gibi pas vermekte serbestsin. Fakat ne kanat değiştirebilirsin ne de mevki. Sana söylenene, verilen göreve aykırı davranırsan hemen yok edilmez, bir iki uyarılırsın. Çünkü çok pahalı bir oyuncusun/sahanın yıldızısın/kahramansın, bu sebeple hemen oyuncu mezarlığına gömülmezsin. Önce kulağın çekilir. Düzelirsen ne ala, bir süre daha oyunda kalabilirsin. Ancak çok iyi bildiğimiz bir gerçek vardır o da “İblisin, anlaşmaya bir kere bile aykırı davrananı, karşı çıkanı asla hoş görmediğidir.”
Arkadaş sen gurura kapıldın/gururunun “ben” duygusunun esiri oldun. Küresel oyuncum, bölgesel kahramanım/Liderim dedin. Kafana göre strateji belirlemeye kalktın. Irak’ta, İran’da, Libya’da son olarak Suriye’de yan çizdin. Son olarak BM’de dünyaya ayar vermeye kalktın. “Padişahım çok yaşa!” alkışları ayaklarını yerden kesti, kendini Kanuni sanıp, çerçevelettiğin mektubunu dünyaya meydan okuyarak servis ettin. Okyanus ötesinden uyarı geldi, çıkardığın yasa veto yedi, partinden akortsuz sesler gelmeye başladı dinlemedin. Avrupa restine güldü anlamadın. Arap dünyası elinden alınıp, Arap Birliğine verildi göremedin. Senin işin bitti arkadaş buraya kadar… İran’a gitmen, Maliki’ye arka çıkman, Haniye’yi devreye sokman bu sonucu değiştirmez.

Nasıl olsa benim başkanım senin sağlığına ve varlığına duacıdır. Bari ben de bir iyilik yapıp, sana bazı tavsiyelerde bulunayım:

Eğer bugününü bir süre daha korumak istersen, hemen yakarıcılarını/aracılarını/beslemelerini topla ve yedi heyet oluştur. Bu heyetleri vakit geçirmeden; Vatikan’a, Riyad’a, Brüksel’e, Londra’ya, Washington’a, New York’a, Utah’a yolla. WJC, AJC, ADL ve JİNSA gibi tanıdık kuruluşlarla yeniden masaya otur.

Özellikle Pansilvanya’ya başyardımcını, kuvvetli bir heyet ile gönder.

Ne diyor efendin; “….En çok yanlış yapanlar kıdemine güvenenlerdir. Turnikeye yeni girenler, eskilere göre daha az hata yaparlar. Çünkü onlar, bir gözleri ile yapacağı işe odaklanırken, diğer gözü ile önlerindeki rehberlere bakarlar. Bunca yıldır işin içindeyim. Ben de bir şeyler biliyorum… düşüncesi oluşmaya başlarsa, bilmelidir ki O, çoktan oyunun dışına çıkmıştır, olup bitenin farkında değildir. İşte böyle bir duruma düşmemek için herkesin, her sene, bir iki defa bir araya gelerek ….düşünülen iş ve projeleri müzakere masasına yatırması gerekir.”
O halde vakit geçirmeden hazırlan, yanına çalıştırıcını da al. Yardımcılığını yaptığın BOKAP Başkanının ve Pansilvanya’da oturan teknik direktörünün yanına git, nikâh tazele. Belki bir süre daha oyunda kalır, bulunduğun konumda durabilirsin. Girdiğin o yolda yürüyebilmen için bu birinci tavsiyemdir.

İkinci önerim Çin ile anlaşmandır. Çin senin gibi birisine gözü kapalı evet der. Çünkü enerji kaynakları ve yolları üzerinde bulunmaz bir ortaksın.

Üçüncü tavsiyem ise, gel sen, “Aziz milletim, ben hata yaptım. Bu şer güçlerle önce anlaşırım, köprüyü geçinceye onlara kadar dayı derim. Sonra da, güce ve istediğim konuma gelince, onları silkeler atarım. Bir dünya lideri/ ikinci Atatürk olarak tarihe geçerim diye düşündüm. Ne yazık ki hata yapmışım, affedin” deyiniz. Nasıl olsa özür dilemeye alışkınsınız, bir kez de milletinizden özür dileyiniz. İnanın bu diğerlerinden daha onurlu ve hayırlı bir davranış olacaktır. Bu önerim, sana yapabileceğim ilk ve son iyiliktir. Eğer bu tavsiyeme uyarsan bilesin ki, o zaman hem tarihe örnek alınacak biri olarak girersin, hem ben, hem de milletimin affına nail olabilirsin. Yoksa tarihe yine geçeceksin fakat ülkesini bölen ve milleti tarafından lanetlenmiş biri olarak. Bakalım soyu lanetlenmiş biri mi olacaksınız? Yoksa tarihte pek çok örneği görülen, hata yapmış ama pişman bir lider olarak anılmayı mı? Karar sizin, hayırlısıyla çok yakında hep birlikte göreceğiz.

 

5.Ocak hem Adana’nın düşman işgalinden kurtuluş günüdür hem de o günün anısına yazılmış, “Bayrak Şiiri” ile zihnimizde yer etmiş, büyük ozanımız Arif Nihat Asya’nın ölümünün 36.yılıdır.

Cennet mekân, genelde “Bayrak” şiirleri ile hatırlanır. Ancak ozanımızın çok sayıda güzel şiirleri içinden “Ağıt” beni nedense daha çok etkilemiştir.
Yazımı büyük ozanımızın Turan’a yaktığı “Ağıt” ile bitirmek istiyorum.

 

Ağlayın, parmakları nur

Sularından kınalı kızlarım.

Ağlasın Meraga göklerinden

Meraga’ya bakıp yıldızlarım.

 

Yollara Kürşadlar uzanmış ölü

Ağlasın Akülke, ağlasın Sütgölü.

Yiğitlerim uyur gurbet ellerde

Kimi Semerkant’ta bekler beni

Kimi Caber’de.

 

Arif Nihat Asya’yı, 36. ölüm yıldönümünde saygı ile anar, Adana’nın kurtuluş gününü kutlarım.

 

Güzel günler için kalın sağlıkla. 05.01.2012

Gültekin Öztürk

Tarihçi-Yazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a comment