Türk Milliyetçiliğinin Yolbaşçısı : Atsız Beğ / Abdullah KILAVUZ
Türkçülüğün ve Türk Milliyetçiliği‘nin Ziya Gökalp ile birlikte en önemli mihenk taşı olan Hüseyin Nihâl ATSIZ, II.Abdulhamid’in suikaste uğradığı, Rus devriminin gerçekleştiği, balkanlarda ki yabancı ulusların kendi içinde ittifaka giriştiği, avrupa ve dünyada eski dengelerin yıkıldığı, kısacası 600 yıllık koca çınarın en sarsıntılı döneminde; 12 Ocak 1905’de Kadıköy’de dünyaya gelir. Deniz Güverte Binbaşılığı’ndan emekli Mehmet Nail Bey ve Fatma Zehra Hanımın ilk çocukları olan Atsız, ilk öğrenimini Kadıköy’deki Fransız ve Alman Mektebi’nde, orta öğrenimini ise Kadıköy ve İstanbul Sultanisi’nde tamamlar. 1922 yılında Askerî Tıbbiye’ye giren Atsız, üçüncü sınıfta iken Ziya Gökalp’ın cenaze töreninin yapıldığı günün akşamı öğrenciler arasında çıkan bir kavgada ağır bir ceza alır.İlerleyen günlerde Bağdatlı Mesud Efendi adlı bir teğmenin kasdî bir şekilde ve lüzumsuz bir yerde istediği selâmı vermediği için, 4 Mart 1925 tarihinde Askerî Tıbbiye’den çıkarılır. Bu hâdiseden sonra Kabataş Lisesi’nde üç ay öğretmen vekilliği, daha sonra Deniz Yollarının Mahmut şevket Paşa gemisi kâtip muavinliği yapan Atısız, 1926 yılında İstanbul Darülfünûn’un Edebiyat Fakültesi’nin “Edebiyat Bölümü”ne ve İstanbul Dârülfünûnu’nun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi’ne kaydolur. Bir hafta sonra askere çağırılan Atsız 1926-1927 yıllarında, İstanbul Taşkışla’da askerlik görevini ifa eder.
1930 yılında Edebiyat Fakültesi’nden mezun olan Atsız’ı, 25 Ocak 1931 tarihinde Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr.M.Fuat Köprülü kendisine asistan olarak alır. 15 Mayıs 1931′den 25 Eylül 1932 tarihine kadar toplamda 17 sayı çıkardığı ‘’Atsız Mecmua’’ ile tanınmaya başlayan Atsız’a, Fuad Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginleri de eşlik eder. Yayınlandığı dönemde ilim ve fikir alanında Türkçü bir çığır açan ‘’Atsız Mecmua’’ , Cumhuriyet dönemi Türkçülüğü’nün öncüsü olur. Yazılarını ‘’H.Nihâl’’, hikayelerini ise ‘’Y.D.’’ imzası ile neşreden Atsız, böylece fikirleri ve Türkçü duruşu ile tüm Türkiye’de adını duyurmaya başlar.
1932 Temmuzunda Ankara’da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Dr.Reşit Galib’in Prof. Dr. Zeki Velidi Togan’a yaptığı haksızlıklardan ötürü, 8 arkadaşı ile Dr. Reşid Galib’e “Zeki Velîdî’nin talebesi olmakla iftihar ederiz” diyen bir protesto telgrafı çeker ve bu telgraf üzerine de mimlenir. 19 Eylül 1932′de Dr. Reşid Galib, Maarif Vekili olur ve Atsız Mecmua’nın 17. Sayısında ki bir yazısı yüzünden, 13 Mart 1933’de Atsız’ın üniversite asistanlığına son verdirir. Bundan sonra ki hayatı tayinler, meslekten çıkarmalar ve sürgünler ile geçen Atsız sırası ile; Malatya Ortaokulu’nda, Edirne Lisesi’nde, İstanbul’da Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’nda, Özel Yüce-Ülkü Lisesi’de ve Özel Boğaziçi Lisesi’nde Türkçe Öğretmenliği, Süleymaniye Kütüphanesi’nde uzmanlık, Haydarpaşa Lisesi Edebiyat Öğretmenliği görevlerini yapar.
26 Nisan 1944 günü ‘’Sabahattin Ali-Nihâl Atsız Davası’’ ve 65 oturum süren “Irkçılık-Turancılık Davası” birlikte inandığı davanın sadece fikir yükünü çekmekle kalmayan Atsız, en şiddetli işkencelerden, tabutluklardan, zindanlardan ve zulümden payını alır. Çıktığı hiçbir druşmada ve karşılaştığı hiçbir zorlukta inandıklarından taviz vermeyen Atsız, ömrünün son demlerinde, ceza evinde hükümlü iken Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ten sağlık sebepleri ile af dilemesini isteyenlere ‘’ ben suç işlemedim ki af dileyeyim’’ diyerek ne inanmışlığından ne de yiğitliğinden taviz verir.
Mücadelenin, inanmışlığın ve cesaretin aynı bedende vücut bulduğu Atsız, Türk Milliyetçiliği’nin yeniden canlanmasınında yolbaşçı olmuş , yüce dileği olan ‘’Turan’’ için bütün ömrünü harcamıştır.Aynı zamanda devrinin en büyük münevverlerinden olan Atsız, Türk Tarihi’ne olan bakışımızdan Türk ahlâkına, milli şuurdan milli değerlere, milli simgemizden milli iktisadımıza, köycülüğe ve gençliğin nasıl yetiştirilmesine kadar genişyelpazede ki konularda belirttiği fikirler, kaleme aldığı yazılar ve hepsinden önemlisi fikirlerinin vesikası olan yaşantısıyla, Milliyetçi fikrin gelişmesinde şüphesiz çok büyük paya sahip olmuştur.
Merhum Galip Erdem ağabeyimiz, Devlet Gazetesi’nde 21 Ocak 1974 günü yazdığı ‘’Baht Utansın’’ adlı makalenin giriş kısmın da Atsız’ı şöyle anlatıyor:
‘’Nihal Atsız Bey: Türk Milliyeçiliğini belli bir dönemin, özellikle 1938 sonrası ezilmişliğinden kurtaran; ‘’Yeniden Doğuş’’un öncülüğünü yapan yiğit bir ülkücü. Büyük heyecanların, çetin yolların, Türk Tarihi’ni parçalanmaz bir bütün olarak görmeyi öğretmenin temsilcisi ve Türk birliğinin dev inançlı bekleyicisi. Kimse inkar edemez: Yaşayan Türk milliyetçilerinin hemen hepsinde emeği ve yetiştirilmelerinde unutulmaz payı vardır’’
Bilgisi, inanmışlığı, tavizsiz dava adamlığı ve cesaretiyle taraflı tarafsız herkesin takdirini toplayan Atsız, 11 Aralık 1975 günü, gözlerini hayata yumar. Arkasında, çileyle geçen destansı bir hayat ve fikirleriyle yetişen bir nesil bırakan Atsız’a vefatının ardından günümüze kadar geçen sürede methiyeler düzen binlerce yazı kaleme alındı belkide. Oysa Atsız’ı anlatan en güzel yazıyı yine farkında olmadan kendisi yazmıştı henüz 42 yaşında iken:
‘’Millete ve vatana bağlılık bakımından birkaç türlü vatandaş vardır. Bunların başındakahramanlar gelir. Hiçbir karşılık beklemeden kendisini her zaman millet ve vatan uğrunda harcayabilenler, kahraman vatandaşlardır……’’
(Büyük Adam adlı makalesinden, Özleyiş Dergisi – Mart 1947)
Evet, Atsız bir kahramandı. Bütün ömrünü hiçbir karşılık beklemeden milleti ve vatanı için harcadı. Ve o, yine kendi deyimiyle ‘’ Türk Milletinin ve tarihin şaşmaz adalet terazisinde’’adını Türk Milliyetçiliği tarihine altın harflerle yazdırdı. Aynı zamanda usta bir kalem olan Atsız, İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın tarifi ile atlıyı atından indirecek derecedeşiddetli yazılar yazardı. Vefatına kadar geçen sürede ara vermeden sürdürdüğü yazın hayatı boyunca Atsız Mecmua, Çınaraltı, Kopuz, Bozkurt, Orhun, Özleyiş, Altınışık, Orkun, Büyük Türkeli, Gözlem, Ötüken ve Kürşad Dergilerini çıkarmakla kalmayıp, başta Bozkurtların Ölümü, Ruh Adam ve Bozkurtlar Diriliyor romanları olmak üzere roman,şiir,makale ve araştırma alanlarında toplam 38 kitap yazmıştır.(*)
‘’Vaktiyle bir Atsız varmış…” derlerse ne hoş!
Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş’’
Kalemi kuvvetli bir şair olan, büyük Türkçü Hüseyin Nihâl ATSIZ’ı bu mısralarında ki teessür ve özlem ile, vefatının
36. sene-i devriyesinde anıyoruz.
Ruhu şâd, mekânı uçmak olsun.
Rahmet ve minnet ile..
Abdullah KILAVUZ
11.12.2011
(*)Eseleri:
1) “Divan-ı Türk-i Basit, Gramer ve Lugati”, İstanbul 1930
2) “Şart Başına Cevap”, İstanbul 1933
3) “Çanakkale’ye Yürüyüş”, İstanbul 1933.
4) “16. Asır Şairlerinden Edirneli Nazmi’nin Eseri ve Bu Eserin Türk Dili ve Kültürü B akımından Ehemmiyeti”, İstanbul 1934.
5) “Komünist Don Kişotu Proleter Burjuva Nâzım Hikmetof Yoldaşa”, İstanbul 1935.
6) “Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar, I. Bölüm”, İstanbul 1935.
7) “15. Asır Tarihçisi Şükrullah, Dokuz Boy Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi”, İstanbul 1939.
8 ) “Müneccimbaşı Şeyh Ahmed Dede Efendi, Hayatı ve Eserleri”, İstanbul 1940.
9) “900. Yıldönümü (1040-1940)”, İstanbul 1940.
10) “İçimizdeki Şeytanlar”, İstanbul 1940.
11) “Türk Edebiyatı Tarihi”, İstanbul 1940.
12) “Dalkavuklar Gecesi”, İstanbul 1941.
13) “En Sinsi Tehlike”, İstanbul 1943.
14) “Hesap Böyle Verilir”, İstanbul 1943.
15) “Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir”, İstanbul 1943.
16) “Yolların Sonu”, (Bütün şiirlerinin toplandığı kitap) İstanbul 1946.
17) “Bozkurtların Ölümü”, İstanbul 1946.
18) “Bozkurtlar Diriliyor”, İstanbul 1949.
19) “Osmanlı Tarihleri I”, İstanbul 1949.
20) “Türk Ülküsü”, İstanbul 1956.
21) “Deli Kurt”, İstanbul 1958.
22) ”Z Vitamini”, İstanbul 1959
23) “Osman (Bayburtlu), Tevârih-i Cedîd-i Mir’at-ı Cihan”, İstanbul 1961.
24) “Osmanlı Tarihine Ait Takvimler” İstanbul 1961.
25) “Ordinaryüs’ün Fahiş Yanlışları”, İstanbul 1961.
26) “Türk Tarihinde Meseleler”, Ankara 1966.
27) “Birgili Mehmed Efendi Bibliyografyası”, İstanbul 1966.
28) “İstanbul Kütüphanelerine Göre Ebussuud Bibliyografyası”, İstanbul 1967.
29) “Âli Bibliyografyası”, İstanbul 1968.
30) “Âşıkpaşaoğlu Tarihi”, İstanbul 1970.
31) “Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nden Seçmeler I”, İstanbul 1971.
32) “Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nden Seçmeler II”, İstanbul 1972.
33) “Ruh Adam”, İstanbul 1972.
34) “Oruç Beğ Tarihi”, İstanbul 1973.
35) “Makaleler – I”, İstanbul
36) “Makaleler – II”, İstanbul
37) “Makaleler – III”, İstanbul
38) “Makaleler – IV”, İstanbul