Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ: BARIŞ HAREKÂTINA ADINI VEREN COĞRAFYA
BARIŞ HAREKÂTINA ADINI VEREN COĞRAFYA
Prof. Dr. Namık Açıkgöz
Türkiye 9 Ekim 2019 günü ikindi vakti, Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve terör örgütü PKK-PYD’nin işgal ettiği bölgeye Barış Pınarı adı verilen bir askerî harekât başlattı. Daha önce Fırat Kalkanı (24 Ağustos 2016-30 Mart 2017) ve Zeytin Dalı (20 Ocak 2018- 20 Mart 2018) adlarıyla gerçekleştirilen askerî harekâtlarda Fırat nehrinin batısında kalan bazı bölgeler PKK ve DEAŞ güçlerinden temizlenmiş ve Suriye halkına teslim edilmişti. Türkiye, iki harekâttan sonra, Fırat nehrinin doğusuna da harekât gerçekleştireceğini dile getirmekte idi. 9 Ekim günü bu harekâta başlandı ve Barış Pınarı Harekâtı olarak adlandırıldı.
9 Ekim günü başlayan harekâtın adının Barış Pınarı olması, tesadüf değildi.
İzah edelim.
Suriye’nin kuzeyindeki PKK-PYD ve DEAŞ teröristlerine yönelik ilk büyük harekât “Fırat Kalkanı” adıyla anılmıştır. Görüldüğü gibi bu isimde “koruma” fonksiyonu bulunan “kalkan” kelimesi kullanılmıştır. İkinci harekâtın adı da barışı sembolize eden “zeytin dalı” idi. Bu harekâtla Afrin ve civarındaki PKK terörü yok edilip yerel halka zeytin dalı uzatılarak barış getiriliyordu. 9 Ekim günü başlatılan askerî harekâtın adı ise “Barış Pınarı Harekâtı” olarak belirlenmiş. Görüldüğü gibi askerî harekât adlandırmaları, barış ve koruma çağrışımlı adlandırmalar.
“Barış Pınarı Harekatı” adının tesadüfen verilmediğini tahmin ediyorum. Fırat nehrinin doğusunda kalan yörede devam etmekte olan bu harekâtın gerçekleştiği yöredeki yer adlarına dikkat edilecek olursa, Suriye tarafında Türkçe “pınar, su gözesi, kaynak” demek olan “ayn” kelimesinden oluşan tamlamaların şehir adı olarak kullanıldığı görülür. Yani “pınar-ayn” kelimeleri, bu yörenin karakteristiklerinden biridir.
RE’SÜ’L-AYN (RESULAYN-RASULAYN) ve CEYLANPINAR
Şu anda “Barış Pınarı Harekâtı”nın merkezi durumunda bulunan şehrin adı Ceylanpınar’dır ve bu şehrin hemen karşısındaki Suriye şehrinin adı ise Re’sü’l-ayn’dır. “Resulayn” veya “Rasulayn” olarak telaffuz edilen bu şehrin Arapça adı, Türkçe’de “Pınarın başı” demektir ve Türkçe’de yer adı olarak kullanıldığında “Pınarbaşı” imlasıyla ifade edilir. (Bir televizyon kanalında “Re’sul-ayn” şehrinin adının “Resulül-ayn” şeklinde telaffuz edilmesi yanlıştır ve okur-yazarlarımızın doğuya özgü kelimeleri telaffuzda ne kadar zavallı olduklarını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.)
Bilindiği gibi Arapça “re’s” kelimesi Türkçe’de “baş” demektir. (Türkçe’deki “reis” kelimesi de bu kökten türemiştir.) Arapça “ayn” kelimesi “göz, su gözesi, su kaynağı, pınar” demektir. Bu iki kelime birleştirildiğinde “Pınarbaşı” olur. Vaktiyle Re’sü’l-ayın şehrinin bir parçası olan ve Lozan ile ortadan ikiye bölünen bu şehrin Türkiye’de kalan kısmına “Ceylanpınar” denerek, esas adındaki “pınar” kelimesi muhafaza edilmiştir. Bu şehrin adını Kürtçe’de “Sere Kâniye” şeklinde ifade etmiştir. Bu tamlamada da şehrin özgün adı muhafaza edilmiştir. Şehrin Kürtçe adındaki “ser” kelimesi Farsça’dır ve “baş” demektir; “kân” kelimesi de Farsça’dır ve “pınar, göze, kaynak, ocak (maden çıkarılan ocak)” demeye gelir. (Türkçe ay adı olan “Ocak” da “Kânûn-ı Sânî’deki “kan” kelimesinin Türkçeleştirilmesinden ibarettir.)
Kısa bir ara kesit
Türkçe adlandırmada “Ceylanpınar” tamlamasında “pınar” kelimesi korunurken önüne “ceylan” getirilmesini, anlam bilim açısından izah etmek zordur. Bunu, yöredeki devlet çiftliğinde yetiştirilen ceylanlara bağlamak mümkün gibi görünse de bu adlandırmada semantik bir hata yapılmıştır. “Ceylan”ın “pınar”ı olmaz; olsa olsa “yatağı, yeri, boğazı, yamacı, tepesi” olur ama “pınarı olmaz. Elbette artık galat-ı meşhur olan bu adlandırma, lügat-ı fasihten evladır.
AYNE’L-ARAB (AYNELARAP) ve MÜRŞİDPINAR
Yörede, ikiye bölünüp de isimleri aynı olmakla beraber, birinin Türkçe diğerinin Arapça olduğu diğer “pınar”lı yerleşim merkezleri Mürşitpınar ve Aynelarap şehirleridir. Şehrin Suriye’de kalan kısmı, “Arap Pınarı” demek olan “Ayne’l-Arab” adını taşır. Yukarıda da izah edildiği gibi, “ayn” kelimesi “pınar, su gözesi, kaynak” demektir; bu kelime “Arab” kelimesi ile tamlama hâline geldiğinde “Arap Pınarı” demek olan şehir adı türetilmiş olur. (Kürtçe’deki adı, “Kaniya Araban”dır ve bu da “Arap pınarı” demektir.) Bu şehrin Türkiye’de kalan kısmında “pınar” kelimesi korunmuş ama ne hikmetse önüne “mürşit” kelimesi getirilerek bir tamlama teşkil edilmiştir. Acaba bu adın verildiği yıllarda o şehirde irşat ehli sayısı çok mu imiş de “mürşitlerin çok yetiştiği yer” demek için mi bu isim verilmiş?
Bu yörenin Suriye kısmında ve sınırdan biraz ilerde de bazı “ayn” kelimesinin olduğu terleşim birimleri vardır. Mesela haritada Ayn-ı İsa (İsa Pınarı) ve Ayn-ı Hısân (Hısan Pınarı) diye iki köy gördüm. Daha ayrıntılı haritaya bakılacak olsa, benzer yer adlarının olacağı tahmin edilebilir.
Bu yörede bol miktarda su gözesi ve pınar olduğundan yerleşim birimlerine “ayn”lı, “pınar”lı adlar verildiği anlaşılıyor. Haritaya bakıldığında Dicle ve Fırat arasında kalan bu yörede iki büyük nehri besleyen pek çok dere ve çay bulunmakta ve tabii ki bu dere ve çayları besleyen pınarlar yer almakta. Yer adlandırması “(toponimi) yapılırken yerin özelliklerini yansıtan pek çok hususiyet göz önünde bulundurulur. Demek ki bu yörede adlandırma yapılırken pınarlar göz önünde bulundurulmuş.
İkinci ara kesit
Bugünlerde Barış Pınarı Harekâtı’nın yöneldiği şehirlerden biri olan “Tel Abyad”da da “pınar”lı şehirlere benzer bir durum vardır. Tel Abyad’ın karşısındaki Türk şehrinin adı “Akçakale”dir. Bu iki şehir de Lozan mağdurudur ve ortadan ikiye bölünmüş, bir kısmı Suriye’de kalmıştır. Şehrin Suriye’de kalan kısmının adı “Tel Abyad”dır. ve “tel” kelimesi “tepe”; “abyad”(ebyaz) ise “beyaz, ak” demektir. Böylece bu şehrin Arapça adı “Ak Tepe” demektir. (Kürtçe’de “Gire Sipi: Ak Tepe”) Biz, Ceylanpınar ve Mürşitpınar’da olduğu gibi, şehrin adını birebir tercüme ederek almamış, biraz değiştirerek “Akçakale” şeklinde belirlemişiz.
Nusaybin (Ortaçağ kaynaklarında “Nisibin”)’in karşısındaki “Kamışlı” ile “Nusaybin” kelimesinin ilişkisi var mı yok mu tespit edemedim.
SÖZÜ BAĞLAYALIM
Türkiye ile Suriye sınırındaki Lozan mağduru şehirlerin adları farklı gibi görünse de anlam itibariyle bir kısmı aynıdır. Bunlardan en dikkat çekeni “pınar”lı olan şehir adlarıdır. Türkiye, 9 Ekim 2019 günü başlattığı sınır ötesi harekâta “Barış Pınarı Harekâtı” adını verirken, bu coğrafyanın hüviyetini belirleyen ve insanlık için en önemli unsurlardan biri olan suyu çağrıştıran kelime olan “pınar”ı tercih etmiş ve bu adlandırmayı, ayrıca “barış” gibi olumlu bir kelime ile zenginleştiremekle, coğrafya ile sosyal psikolojinin kaynaşmasının güzel bir örneği sergilenmiştir.
Allah şanlı ordumuzu bu kutsal görevde muzaffer eylesin, yöre insanına pınar bereketi ve bolluğunda barış getirmek nasip etsin.
(*) Bu yazı Star Gaztetesi’nin “Açık Görüş” ekinde 20 Ekim 2019 günü “Lozan Mağduru ‘Ayn’lı ‘Pınar’lı Şehirlerimiz” başlığıyla neşredildi.