# Etiket
##GENEL

TMFS

Ayhan Tuğcugil: Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi

Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ

GİRİŞ

Türk Milliyetçiliği üç kademeli bir yapıya sahiptir. Temelde, Türk Milleti’ne ait değer hükümleri veya kısaca “Türklük sevgisi” bulunur. Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi, yani ideoloji, bu yapının ikinci ve üçüncü kademelerini teşkil eder.

Türklük sevgisi, Türk kültüründen, İslâmiyet’ten ve Türk tarihinden kaynaklanır, şuurlanır.

Bu temel olmadan ideoloji boşlukta kalır ve hiçbir mânâ ifade etmez. Çünkü Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk Milleti’nin ebedî bekasını gaye edinmiştir. Türklük sevgisini yapıdan çekip aldığınız anda bu gayeyle birlikte fikir sistemi de anlamını kaybeder ve biz artık Türk Milliyetçisi olduğunu söyleyenlere, “Ya öyle mi? Ne güzel ama neden meselâ İngiliz Milliyetçisi değilsiniz veya niçin ferdiyetçi olmuyorsunuz?” diye soracak hale geliriz.

Ülkücülük yoluna girenler, az veya çok bu birinci kademeyi, temeli, yani Türk kültürünü, İslâmiyet’i ve Türk tarihi şuurunu hissetmiş demektir. Ülkücü çevrede geçirdikleri her gün bu sevgi ve şuur biraz daha güçlenecek, yerleşecektir! Birinci kademeyi tam anlamıyla hazmetme, hemen hemen imkânsız bir iştir. Bu zorluk, kültürümüzün, İslâmiyet’in ve tarihimizin derinliğinin tabiî bir sonucudur. Bu temellerin öğrenilmesi asla bitirilemez. Fakat bu sonsuz yolda atılan her adım olgunluğa biraz daha yaklaşma demektir.

(Bu kitap bu temeli anlatmak maksadını taşımamaktadır. Zaten bu temeli bir kitaba sığdırmaya kalkışmak pek akıl kârı değildir.)

Diğer taraftan fikir sistemini bilmeden tek başına Türklük sevgisini taşımak da zor iştir. Bu sefer milletini seven, fakat bu sevgi yolunda ne yapacağını bilmeyen insanlarla karşılaşırız. Gerçi bu ikinci eksiklik birincisi kadar büyük değildir. Çünkü sevgisiz ideoloji tamamen anlamsızken, ideolojisiz sevgi bile bir başlangıç ve bir kuvvettir. Ancak ideolojiler savaşını yaşayan bir dünyada fikir sistemini bilmeyen Türk Milliyetçisi büyük sıkıntılara mahkûmdur.

Bugün Türk Milliyetçiliği eğitiminde, hızla büyümenin getirdiği bir boşluk var. Büyükçe bir kitle fikir sistemini hakkıyla öğrenememiştir. İdeolojisiz sevginin yukarıda bahsettiğimiz sıkıntılarına düşmektedir. Bu sıkıntıyla, Türklük sevgisine karşı tavır alanlar bile vardır. Düşmanlarımız temel kademeye, “Vatan, millet, Sakarya edebiyatı” adını verip hafife alırlarken bazı iyi yetişmemiş ülküdaşlarımız da aynı temeli, “hamasî milliyetçilik”, “hissî milliyetçilik” klişeleriyle küçümseyip kendilerine bir “bilimsel milliyetçilik” arar olmuşlardır. Yaptıkları ilk iş bu “bilimsellik”in isbatı için ortaya orijinal iktisat doktrinleri, sanayi projeleri, sosyolojik reform plânları atmaktır ki, bu aynı zamanda hem iktisatçı, hem mühendis, hem sosyolog olma gayretine eşdeğerdir ve manasızdır. Türk milliyetçiliği “Vatan, millet, Sakarya”dan ibaret değildir ama herhalde bir demir-çelik tesisi plânı veya ithalât-ihracat politikası da değildir.

Eksiklik şu noktada doğuyor: Temelin hemen üstünde yükselmesi gereken ideolojiyi, yani fikir sistemini bir patlama hızıyla çoğalan kitlelerimiz henüz öğrenememişlerdir. Onlara bu sistemi komprime halde verecek kitaplar pek azdır. Eskiden, Milliyetçi Hareket dernek seviyesinde çalışırken sistem eğitimi usta-çırak münasebeti içinde verilirdi. Komprime kitaplara bu yüzden pek ihtiyaç duyulmamıştı. Talebeler esası, sohbetlerde alır, kendilerine geniş bir okumayla bilgilerini derinleştirmek görevi kalırdı. Bu usul çok güçlüdür. Ancak, sayının artmasıyla işlemez- hale gelir. Bugünün şartlarında seminer grupları ve temel komprime kitaplar zaruret haline gelmiştir.

İktisat, eğitim, reform, sanayi projeleri aslında Türk Milliyetçiliği’nin son kademesinin içindedir. Bu son kademeye “uygulama” diyoruz. “Bilimsel milliyetçilik” meraklılarının hatası temelden hemen uygulamaya atlama gayretleridir. Bu iki uç arasında Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi’nin teorisi bulunur. Temelsiz sistem ne derece havadaysa, ideolojisiz uygulama da o derece havada kalmaya mahkûmdur.

Türk Milliyetçiliği eğitim plânı, fikrin yapısına paralel üç kademeden geçmelidir:

 1) Türk kültürünün, İslâmiyet’in ve Türk tarihinin öğrenilmesi.

2) Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi’nin teorisinin öğrenilmesi.

3) Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi’nin uygulama plânlarının öğrenilmesi.

Görüldüğü gibi (1)’de takılıp kalmak ne kadar sıkıntılı ise, (2)’yi öğrenmeden (3)’e atlamağa çalışmak da o derece anlamsızdır. Teori (1) ile (3) arasındaki yegâne köprüdür. Köprüden geçmeden uygulama plânları aramak beyhude bir gayret olur.

Bu kitap, hissedilen eksikliğin giderilmesine yönelmiş bir teşebbüstür. Eski usta – çırak eğitimini komprime haline getirme çabasıdır. İddiası orijinallik değil, eğiticiliktir. Bu çalışmanın devamını teşkil edecek, “Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi – Uygulama ve Doktrin” adlı ikinci ciltte, inşallah, köprünün öbür tarafına geçilecek ve teorik ideolojiyle uygulama projelerinin nasıl bağlandığı görülecektir.

Bu kitap, baştan itibaren bir bütün olarak plânlanmış ve birinci derecede ferdî okuma için hazırlanmıştır. Ancak, ülkücü teşkilâtlarda seminere dayanan eğitimin ağırlık taşıdığı da göz önüne alınmış ve kolayca ders kitabı olarak kullanılabilecek bir tarzda sunulmuştur. Bölümlerin başlarındaki plânlar, sonlardaki özetler ve “Sorular – Araştırma Konuları” bu ikinci gayeye yönelmek maksadını taşır. Sorular – Araştırma Konuları bölümlerin tamamını kapsamamaktadır. Bunlar, öğrencilerden çok seminer yöneticilerine yol göstermek, misal teşkil etmek gayesiyle hazırlanmıştır. Yönetici işaret edilen tarzdaki soru ve araştırma projelerini bütün konuları içine alacak ve seminer grubunun eğitimini tamamlayacak tarzda çoğaltılmalıdır. Soru ve projeler seminer sonunda tartışmaya ayrılan zaman içinde değerlendirilmelidir.

Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.

Ayhan Tuğcugil

Ankara, 1 Şubat 1977

Leave a comment