# Etiket
##GENEL

Kurultaya Doğru MHP / Gültekin ÖZTÜRK

Kurultaya Doğru MHP

Gültekin ÖZTÜRK

Bu yazıyı birilerini övmek ya da yermek, muhtemel adaylara destek ya da köstek olmak maksadıyla yazmadım.

Bu yazıyı, “ MHP’yi/Ülkücü Hareketi dönüştürmek olmazsa bölmek için” kurulan kurultay komplosunun “ kongreler etabının” Ülkücü İrade tarafından başarıyla bertaraf edilişini anlatmak için yazdım.

Bu yazıyı, MHP’ye yönelik bu komployu kuranlara bazı Ülküdaşlarımızın bilmeyerek alet olduğunu göstermek, bilerek hainlik yapanları teşhir etmek için yazdım.

Bu yazıyı, “MHP’liyim/Ülkücüyüm” diyerek sabah akşam partisinin Genel Başkanına ve yöneticilerine küfretmeyi, hakaret etmeyi, iftira atmayı/iftiralara destek vermeyi muhalefet sanan ve bu yolla yönetimi değiştireceklerini sananlara yanlış yaptıklarını, siyasi partilerde değişikliklerin ancak kongrelerle mümkün olduğunu bir kere daha göstermek için yazdım.

Bu yazıyı bir siyasi partiye sosyal medyada genel başkan, genel ve yerel yönetici tayin edilemeyeceğini, bunun yanlışlığını anlatmak için yazdım.

Bu yazıyı mevcut yönetimin değil Ülkücü İradenin başarısını, basiretini anlatmak/göstermek ve bu başarının kahramanı Ülküdaşlarımı kutlamak için yazdım.

Yoksa MHP’nin iyi yönetilmediğini ben de biliyorum ve her fırsatta da bunu açıkça söylüyorum.

Yanlış politikalar izlendiğini, aksiyoner bir hareketin hiçbir gerekçe ile pasifize edilmemesi gerektiğini, referandum ve seçimlerde yanlış stratejiler takip edildiğini anlatan çok sayıda yazım var.

Eğer bunlara değinmek/söylemek/yazmak muhalefet ise ben zaten yıllardır muhalifim.

Ancak ben “ pasaportuna Kürt damgası vurulacak” diye iftira atarak, hakaret ederek, kişileri yalan/yanlış iddialarla itibarsızlaştırarak değil, Ülkücü edebe/adaba uygun saygılı ve gerçeklere dayanan bir muhalefet yaptım/yapıyorum ve de yapacağım.

Söyleyin Allah aşkına partisinin Genel Başkanına küfür eden, iftira/çamur atan veya iftiralara destek veren bir parti mensubiyeti olur mu?

Bunlar o partinin yönetimine gelse, aklı başında bir kişi o partide kalır mı?

Dilerim bu yazı yaptığım açıklamalar çerçevesinde okunur/değerlendirilir ve bir şahıs taraftarlığı olarak algılanıp önyargı ile okunmaz.

Değerli Okurlarım,

Bilindiği gibi MHP 3 Aralık 2011’de Adana/Ceyhan İlçe Kongresi ile 10.Büyük Kurultay sürecini başlattı.

2012 Yılı büyük siyasi partilerimizde kurultay yılı oluyor diyebiliriz.

Zira diğer iki siyasi partimiz AKP ve CHP’de de kurultay süreci aşağı yukarı MHP ile aynı zamanda başladı.

Toplumda adayların propaganda çalışmaları nedeniyle siyasi bir hareketlilik gözleniyordu.

İlçe delegelerini tespit aşamasında başlayan parti içi tartışmalar, karşılıklı suçlamalar hatta kavgalara dönüşüyordu ve bu gergin durum ilçe kongreleri başladığında daha da hız kazanıyordu.

Siyasi partilerde bu gerginlikler olağan sayılıyor, centilmence yapılıyorsa sağlık işarete kabul ediliyor ve memnuniyet duyuluyordu.

Kongrelerden sonra da genellikle söylenenler/yapılanlar unutuluyor ilişkiler normale dönüyordu.

Fakat MHP’de diğer partilerden farklı olarak alışılmadık sertlikte bir kongre süreci yaşanıyordu.

Adaylar “ sahnede birlik-beraberlik” görüntüsü verirken kuliste taraftarları kavga yapıyor kan davalılar gibi davranıyordu.

Kongre sonunda kaybeden kazananı tebrik ederken, taraftarları karşılıklı küfürleşip yumuklaşıyor, birbirine iftira dâhil bir daha yüz yüze bakamayacak suçlamalarda bulunuyorlardı.

Birbirinin bastığı toprağı lanetleyenlerle, yöneticilerine küfredenlerle veya partililerine hain diyen yöneticilerle seçimlerde başarı sağlanabilinir miydi?

Birbirini itibarsızlaştıranlar yarın seçmenin karşısına geçip nasıl oy isteyecekti?

Her şey bir yana bu davranışlar Türk Töresiyle/Ülkücü Terbiyeyle uyuşuyor muydu?

Allah’a şükür ki bu durum yaygınlaşmadı/fazla sürmeden birkaç istisna dışında kongreler normal akış sürecine girdi.

Ne var ki her şey, yaşadığımız ve yaşamakta olduğumu akıl dışı parti içi çatışmalar MHP’ye karşı sinsi bir komplonun varlığına işaret ediyordu.

Bu süreçte “küresel gücün kölesi” olduğundan emin olduğum bir soysuzla bu konuda yaptığımız tartışmada bana aynen şöyle dedi;

“Bu kurultayınız, sen ve senin gibilerin sonu olacaktır. Onuncu Kurultayınızda ya değişip/dönüşecek ve ılımlı İslam gibi ılımlı milliyetçiliğe evirileceksiniz ya da parçalanıp yok olacaksınız”

Ben de ona “aç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görürmüş o günü çok beklersiniz” demiştim.

Ne var ki daha ilk ilçe kongresinde söylenenlere/yaşananlara bakarak “Acaba göremediğimiz gizli bir plan mı var?” diye endişelendiğimi itiraf etmeliyim.

Çünkü gelişmeler, söylenip yazılanlar böyle bir planın varlığını işaret ediyordu.

Genel Başkan adayı olan bir arkadaşımız, az particilik yapmış birinin bile olamayacağını bileceği bir konuda yalan/yanlış konuşuyordu.

Desteklediği adayın kaybetmesi üzerine “399 delege ile ilçe kongresi yapılamaz” diye beyanda bulunması ilerleyen süreçte ne kadar kötü şeyler olacağına/söyleneceğine işaret ediyordu.

Türk Milliyetçilerinin/Türk Ülkücülerinin Genel Başkanlığına aday olan kişi kaybettiği bir kongre karşısında böyle davranırsa sıradan partililer neler yapmazdı ki? 

Özetle Ülkücülükle bağdaşmayan akıl almaz işler oluyor/suçlamalar yapılıyordu ve durum çok vahimdi/endişe vericiydi/ürkütücüydü.

KONGRELER/KURULTAY YAPILMASADA OLUR!

Parti yöneticilerine yöneltilen kabul edilebilir/kabul edebileceğim geçerli en önemli suçlama mevcut yöneticilerin “kendilerini seçecekleri delege yaptıkları, delegelerin kurşun askerler” oldukları ve genel merkezin adaylar arasında taraf olduğu/taraf olacağı iddiasıydı.

Bu iddia yürürlükteki Siyasi Partiler Kanununa ve bu doğrultuda hazırlanıp parti kurultaylarınca kabul edilerek yürürlüğe konan parti tüzüğüne göre suiistimal mümkündü, iddia doğru olabilirdi.

Eğer sonucu önceden belli kongreler yapılacaksa benim için bunun bir anlamı yoktu ve mensubu olduğum partinin geleceğine de bir yararı olmayacaktı.

Bu durumda hiçbir şey değişmeyeceğine göre yapılsa da olurdu yapılmasa da…

“Mevcut yöneticilerin görev ve yetkilerini kötüye kullandıkları/suiistimal ettikleri” iddialarının gerçekliğini kanıtlarıyla görebilmek için bütün ilçe ve il kongrelerini yakından izleme kararı aldım.

Eğer iddia edildiği gibi ilçe kongrelerinde “kurşun asker delegelerle” mevcut yöneticiler kendilerini seçtirirse buna karşı çıkacak/tepki verecek ve yazılarımla da bu tepkimi ortaya koyacaktım.

Eğer ilçe kongrelerinde “yönetici suiistimali” yapıldığına dair kesin hüküm vermemi sağlayacak açık deliller göremezsem il kongrelerinin izleyecek/sonuçlanmasını bekleyecektim.

İlk ilçe kongresi iki adayla yapıldı ve mevcut başkan tekrar seçildi.

İlk bakışta “kurşun asker delege” iddiası doğru gibi görünüyordu ancak kazanan aday 286 oy alırken diğer aday da 113 oy almıştı.

Bu durumda “mevcut yöneticiler kendilerini seçecekleri delege yaptılar” iddiasının doğruluğu şüpheliydi.

Gerçi bir kongreye göre düşünmek yanıltıcı olabilirdi. Daha 869 ilçe, 73 il kongresi vardı, bunların sonuçlarına/yapılışına da bakmak gerekirdi

Ancak diğer ilçe kongrelerinden de benzer sonuçlar geliyordu ve bu sonuçlara göre kaybedenlerin suçlamaları pek doğru gibi görünmüyordu.

Zira mevcut yönetim kendisine 113 muhalifi nasıl delege yapardı/yapar mıydı?

Bu suiistimal iddialarının doğru veya yanlışlığının ancak il kongreleri sırasında ve sonunda belli olacağını anlamıştım.

İşte bu tespitim sebebiyle il kongreleri bitene kadar partimin kurultayı ile ilgili yazmama kararı verdim.

Bugün 69 il kongresi başarıyla tamamlanmış ve iddia edildiği gibi “kurşun asker delegelerle mevcut yöneticilerin kendilerini seçtirdikleri, genel merkezin adaylar arasında taraf tuttuğu “ iddialarının doğru olmadığı kesin olarak kanıtlanmıştır.

Ancak bu açık duruma rağmen her ne hikmetse kongre öncesi yapılan yalan/yanlış suçlamalar aynen sürdürülüyordu.

Bunun üzerine ben de Ülküdaşlarıma kendimce gerçekleri duyurmaya karar verip bu yazıyı kaleme aldım.

Bu yazım sebebiyle daha önce yaptığım çok açık beyanlarıma rağmen birilerinin adamı/taraftarı olmakla suçlanacağımı biliyorum.

Evet, ben tarafım ancak birilerinin değil “Milliyetçi Hareketin/Ülkücü İradenin” taraftarıyım ve bundan da gurur duyduğumun bilinmesini istiyorum.

DELEGELER KURŞUN ASKER Mİ?

Bir köşe yazsısının kapasitesini aşacağı için sadece 69 il kongresinin sonuçlarını analiz edeceğim.

Yapılan 852 İlçe kongresinde de durumun il kongrelerindekine benzer olduğunun bilinmesini isterim.

İddia ediyorum ki 2011-2012 kongrelerinde MHP’nin uyguladığı parti içi demokrasi Türk Siyasi Hayatındaki hiçbir siyasi partide uygulanmamıştır.(*)

Genel Başkan Denizli’de yapılan il başkanları toplantısında “Genel Merkezin” kongrelerde kesinlikle taraf olmayacağını, olunmasına kesinlikle izin vermeyeceğini/verilmeyeceğini” açıklamış ve bu sebeple de hiçbir il kongresine katılmamıştır.

Çünkü Genel Başkan il kongresine gittiğinde zorunlu olarak mevcut il başkanı ile birlikte olacak ve kongreyi birlikte izleyecekti. Bu görüntü de “mevcut il başkanına avantaj sağlandığı” iddialarına haklılık kazandıracaktı.

Bu görüntü yanlış anlamalara/suçlamalara sebep olacak haklı olarak “Bakın Genel Başkan taraf tuttu/tutuyor” denilmesine yol açacaktı.

Bu ve benzeri iddiaları önlemek için diğer partilerin aksine çok eleştirilmesine rağmen MHP Genel Başkanı İl/İlçe kongrelerinin hiçbirisine katılmamış, Avrupa’da yaşayan Türkleri ziyarete gitmiştir.

 

Doğru da yapmıştır zira yapılan 69 il kongresinden çoğunda mevcut il başkanı yeniden aday olmuştur.

Katılmadığı halde taraf tuttu diye suçlanan Genel Başkan bir de tekrar aday olan il başkanı ile kongre salonuna girip otursaydı ve de o il başkanı seçim kazansaydı Allah bilir neler söylenmezdi.

Neticede Genel Başkanın kongrelere katılmamakla ne kadar doğru bir karar verdiği görülmüştür.

Kimi gafillerin iddiasının aksine MHP’nin eski/yeni il başkanlarının tamamı Ülkücüdür/Ülkü Ocaklıdır ve hiçbir dış müdahale olmadan yapılan il kongrelerinin büyük kısmında mevcut il başkanları değişmiştir.

44 ilde iki ve daha çok aday yarışmış 34 mevcut il başkanı seçilememiştir.

Şimdi akıl ve vicdan sahiplerine ve azıcık parti tüzüğüne vakıf olanlara soruyorum;

Bu sonuçlar “mevcut il başkanları/yöneticileri kendilerini seçecek kurşun asker delege seçtiler” iddiasının gerçek dışı olduğunu göstermez mi?

Eğer delegeler “kurşun asker delege” olsalardı onları seçenler seçim kaybederler miydi?

Mesela Genel Başkanın katılmadığı halde taraf tutuyor diye suçlandığı İstanbul İl kongresine bakalım;

Mevcut İstanbul İl Başkanı yeniden aday olmuş ayrıca hepsi ocaklardan gelen 5 Ülküdaşımız daha adaylıklarını açıklamıştır.

Bir ülküdaşımız kongre anında çekilmiş kongrede 5 Ülkücü aday yarışmıştır.

Mevcut İl Başkanı 186, Erdem Karakoç 178, Azmi Karamahmutoğlu 125, Niyazi Paksoy 81 ve Memduh Yellice 24 delegenin oyunu almıştır.

Kongre öncesi aylarca “Atanmış başkan kendisini seçecekleri delege yaptı. Bunlar kurşun askerdir” diye yeri göğü inletenlere soruyorum şimdi;

Bu nasıl “kendini seçecekleri seçmektir” ki ancak 8 oy farkıyla seçim kazanıyor ve 414 kendisini seçmeyecek kurşun askeri delege olarak belirliyor?

Kaldı ki Genel Başkan ve Genel Merkez istemedikten sonra partinin herhangi bir kademesinde yer olan kişinin bir gün bile görev yapamayacağı bilinmekte iken Genel Başkan ve Genel Merkezin düşmanı ilan edilen 5 Ülküdaşımız aday olur muydu/olabilir miydi?

Bu soruya siz ne cevap verirsiniz bilemiyorum ancak ben il/ilçe kongrelerinin sonuçlarından bu tür iddiaların boş/temelsiz/geçersiz olduğunu gördüm.

Zaten bu soruya ve tutarsız boş iddialara akıl/vicdan sahibi Ülküdaşlarım kongrelerde gereken doğru cevabı verdi.

Kongrelerde iddiaların aksine doğru yapıldığını “Ülkücü İradenin” gerçekleştiğini ve bundan duyduğum memnuniyetimi de açıkça ifade etmek isterim.

MHP GENEL MERKEZİ KENDİSİNİ SEÇECEK ÜST KURUL DELEGELERİNİ SEÇTİRDİ

Toplam 1241 Üst Kurul Delegesi bulunmaktadır. İl Kongrelerinde MHP Genel Başkan ve Genel Merkez Yönetimini belirleyecek 1100 üst kurul delegesi seçilecekti/seçildi.

İl/ilçe seçimlerinde olduğu gibi genel merkez delegasyonu konusunda da ”Genel Merkez il kongrelerinde kendisini seçecek asker delegeleri belirledi” iddiası kuvvetle dillendirildi.

Yapılan il kongreleri sonucunda seçilen Üst Kurul Delegesinin %70’den fazlası değişmiş eski delegeler görevi yeni Ülküdaşlarına devretmişlerdir.

Ortaya çıkan bu sonuçta iddia sahiplerinin boş yere konuştuklarını/yazdıklarını bir kere daha göstermiştir

Soruyorum şimdi;

Kongrelerin sonucunu belirleyenler iddia edildiği gibi “asker delegeler” olsaydı sonuçlar böyle mi olurdu?

44 İlde de İstanbul örneğinde olduğu gibi delegelerin %70’ini kendisini seçmeyecekler arasından belirleyen yöneticilerin varlığını söylemek hangi aklın/mantığın kabul edeceği bir uçuk iddiadır?

“40 Kadar ilde tek aday vardı” iddiası da boştur.

 25 İlde tek aday, tek liste ile il kongresi yapıldı. Bunların da çoğunda çok aday vardı ancak bu adaylar tek aday üzerinde uzlaşarak ortak liste ile kongreye gitmişlerdir.

Mesela Aydın İl Kongresinde de üç aday vardı. Ancak anlaştılar ve üçünün de dışında bir başka adayı belirlediler ve seçtiler.

Allah’ıma binlerce kez şükürler olsun ki 47 yıllık Türk Ülkücüsü geçmişimde bu şerefli göreve yeni seçilen Üst Kurul Delegelerden biri de ben oldum.

Beni bu göreve layık bulan ve oylarıyla onaylayan Ülküdaşlarıma sonsuz şükranlarımı iletmek isterim.

Allah her Ülküdaşıma MHP’nin her kademesinde ve üst kurul delegesi olarak görev alma/yapma onurunu yaşamayı nasip etsin.

Sonuç olarak soruyorum;

Ne yani şimdi beni veya diğer Ülküdaşlarımı kendilerini seçelim diye genel merkez mi seçti veya seçtirdi?

Bu soruya “evet” demek kimsenin ne hakkıdır ne de haddidir!

Bunu söyleyenler gaflet içinde değillerse kesinlikle ihanet içindedirler.

Bilinmelidir ki Milliyetçi Hareketin şerefli mensuplarını bu şekilde alçakça yaftalayanlar Ülkücülükle ilgisi olmayan/kalmayanlardır ve bunlar hepimiz tarafından çok iyi bilinmektedir.

KONGRELER BAŞARILIDIR

 

Bir iki istisna hariç 852 ilçe ve 69 ilde büyük bir coşkuyla, olgunlukla tek/çok adaylarla yapılan kongreler 4 il hariç tamamlanmıştır.

Kongreler başladığı gibi sürmemiş süreç içinde her şey Ülkücü İradenin kontrolüne girmiş ve kongreler sonunda kaybeden aday kazananı kutlamıştır.

Adaylar kuvvetli birlik mesajları vermişler bu da MHP düşmanlarını telaşa sevk etmiştir.

Zira MHP kongreleri göstermiştir ki milletimiz/Ülkücüler partilerine sahip çıkmışlar, bir şölen gibi coşku içinde kongrelerini yapmışlardır.

Oysa beklenen/istenen/planlanan ve benim de endişelenmeme yol açan “MHP’nin dönüşecek şekilde küresel fitneye teslim olması ya da parçalanıp yok olmasıydı “

Kongre sonuçlarına göre “MHP’yi dönüştürme veya bölme planını” tamamen olmasa da bana göre şimdilik ihtimal dışı bırakılmıştır.

Malum çevreler ve piyonlarındaki panik halinin/bozgunun ve telaşın da sebebi kongrelerdeki hezimetleri olsa gerektir.

Görünen o ki şer cephesi MHP ilçe/il kongrelerinden istediğini alamadığı için bütün gücünü/dikkatini büyük kurultaya yöneltmiştir.

Yeni tezgâhlar açtığını, hain girişimlerde bulunduklarını, yeni bölücü planları uygulamaya koyduklarını görmekteyiz.

Bu hain planlar çerçevesinde medyadaki cambazlarına/medya maymunlarına MHP hakkında her gün başka bir iftira yazdırdıklarını ibretle izlemekteyiz.

Tayyar efendi Yeniçağ’da kendisine tahsis edilen köşesinden yaptığı iftiraları elinde patlayınca köşesinde yazmak yerine sosyal medyada “MHP sine-i millete dönsün milyonlar sokağa dökülsün” diye yazıp iç savaş kışkırtıcılığı yapmaya başlamıştır.

Bu ve benzeri sosyal medyada pompalanan yalan haber/iç savaş kışkırtmaları/iftira örneklerini çoğaltabiliriz.

Bütün bunlardan anlıyorum ki MHP delegesi şer cephesinin fitnesini/tezgâhını darmadağın etmiş, son derece başarılı kongreler yaparak düşman çatlatmıştır.

Türk Milliyetçileri partilerinin kongrelerinde basiretli davranmış “Ülkücü İradenin” çelik yumruğunu hainlerin suratlarına indirerek efendiler ve uşaklarını çöpe atmıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi, il/ilçe kongrelerinden sonra 4 Kasım’da yapacağı Büyük Kurultayının “Ülkücülerin iktidar yürüyüşünü başlatacak zafer kurultayı” olacağını şimdiden ilan ederek son derece başarılı kongreler yaptığını dosta düşmana kanıtlamıştır.

Milliyetçi Hareketi bölmeyi tasarlayanlara bir kere daha söylüyorum;

Daha önce olduğu gibi şimdi de kurduğunu/kurdurduğunuz naylon partiler komik karikatürler olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bilinmelidir ki Türk Milliyetçilerinin/Türk Ülkücülerinin yegâne adresi MHP’dir!

MHP’nin 10. Büyük Kurultayının çok geniş bir katılımla gerçekleşeceğinden ve Ülkücülerin zafer şarkılarıyla sonuçlanacağından zerre kadar kuşkum kalmamıştır.

Elbette biz zafer şarkıları söylerken bazıları ağlayabilir, hatta birileri terk edilmiş viranelerde kan ağlayacaktır eğer dönüp bakarsam namerdim.

Türk Milliyetçileri/Türk Ülkücüleri, 10. Büyük Kurultayını şimdiden kutluyor, Cenâb-ı Allah’tan milletime hayırlar getirmesini diliyorum.

Başka Türkiye/başka MHP yoktur ve de olmayacaktır!

 Türk’üm bu ad her unvandan üstündür!

 Ne Mutlu Türk’üm diyene!

 

 

Leave a comment